Hayat Tekrar Etmekle Başlar

Benim gibiler pek çok şeyden şikayet eder ve eski günlerin çok daha güzel olduğunu söyleyip değişimden rahatsız olurlar. Bir kadının sigara içmesinden, erkeklerin arasında rahat tavırları gibi hâkir gördüğümüz davranışları sertçe eleştiririz.

Tekrar edeceğim. Tekrar edeceğim ve bundan vazgeçmeyeceğim. Geriye dönüp baktığımızda her şeyi tekrar etmiyor değil miyiz? Evet, hepimiz tekrar ve tekrar ediyoruz. Ben de pek çok şeyi tekrar ve tekrar edeceğim. Ta ki değişene kadar; ya o ya da ben değişene kadar. Ah, Ahmet abi, eğer beni rahatsız etmemiş olsaydı tekrar ve tekrar eder olur muydum? Hayır! Ama tekrar edeceğim.

Şehirler arası yolculuk yapıyorum. Mola verilen yerlerde otobüsten dışarı çıkıyor ve ayaklarımı açmak için kısa kısa yürüyüşler yapıyorum. Rahatsız oluyorum. Öyle böyle değil, çok fazla rahatsız oluyorum. Kadınların kılık kıyafetlerine takılacak değilim ama kadınlarımızın sigara içmelerine epeyce takılıyorum. Dumanı nasıl da püfür püfür salıyorlar! Dudaklarına koydukları sigaranın dumanını nasıl da içlerine çekiyorlar! Nasıl da sigaralarını normal bir şeymiş gibi uluorta içiyorlar! Hiç anlamıyorun ve hiçbir zaman da anlamayacağım. Erkeklerin arasında ellerinde sigara, başlarında asılı duran başörtülerin altında içerlerken hiç de anlamayacağım.

Büyük bir değişim yaşadığımız doğru. Benim nesil ile şimdiki nesil arasında fark çok büyük. Küçüklerimiz büyüklerimizin yanlarında sigara içmez, kızlarımız sigaranın erkek işi olduğunu bilir ve kadınlarımız ise sigara bilmezlerdi. Şimdi değişti. Şimdi küçük büyük ayrımı kalmadı, şimdi kızlarımız rahat bir şekilde sigaralarını tüttürür oldular, şimdi kadınlarımız güvenle sigara içer oldular.

Böylesine bir değişimin oluşumunda biz erkeklerin hatası yadsınamaz. Ben suçlu aramak istemiyorum. Sadece bu durumun ne kadar rahatsız edici olduğunu söylemek istiyorum. En azından beni rahatsız ediyor. Sizi hiç mi rahatsız etmiyor? Sanırım ben eski kafalı birisiyim. Kadınların erkekler gibi her türlü haklara sahip olduğunu anlamadığım gibi onların özgür alanlarını da kısıtlıyorum. Ben iflah olmaz bir maskülizm taraftarı olarak gözüküyorum.

Bir şeyi eleştirmekle sen bir "izm" ile biten şeye dahil olmuş oluyorsun. Bu zamanın en büyük handikaplarından biri de bu. Bir şey söylüyorsan bir şeyin parçasısın. Ve o parça karşı taraftaysa sen doğru dahi dersen yanlışsındır, olması gereken yerde bulunmuyorsundur. Onun için söylediğin şeylere dikkat etmelisin. Sesinin tonuna dikkat etmeli, seçtiğin kelimelere özen göstermelisin. Eğer olması gereken yerde değilsen sen diğer "izm"lerden birisindir. Bir şey ile etiketlendikten sonra senin hakkında verilecek olan hüküm kolaylaşır. Artık söylediklerin değil dahil edildiğin o şeyin eğrisine doğrusuna bakılır ve sana şu kadarını söyleyeyim onların geneli yanlış bilinir, kötü algılanır.

Düşüneceğiz, elbette fikir sahibi olacağız. Çok kereler aklımızın diğerlerinden iyi çalıştığını göstereceğiz. Eşimizin, dostumuzum, yani başkaların nerede hata yaptıklarını, aslında yapması gerektiği şeyleri uzman gözüyle anlatacağız. Tüm bu zihin yapımız bize öğretilen düşünce yapısı ile gerçekleşir. Bize verilen kelimeler ile anlatacak ve çizilen sınırları aşmayacağız. Dikkat edersek konuşanın biz değil, dinleyenin biz değil, yapanın, görenin, duyanın, hatta elleyenin biz değil doğduğumuz andan itibaren öğretilmiş sistemin kopyalarından biri olduğumuzu görürüz.

Koza gibi sarıldığımız bu ağın içinden çıkmayız; çünkü burası evimizdir. Gözümüzü bizle birlikte büyüyüp gelişen bu ağ ile açmışızdır. Artık tamamen bizi saran bu ağın parçası değil kendisi olmuşuzdur. Demek istediğim bugüne kadar bizi eğiten ve değiştiren hakim kültürün esiri olduğumuzdur.

Bu şikayet edilecek bir durum değil. Yaşadığımız evi daha iyi şartlar sunulmadan terketmeyiz. Bu, Dünyanı değiştirmek gibi bir şey; Dünyadan ayrılıp Mars ya da başka bir gezegene gitmek gibi. Fakat hakim olan kültür elindeki ürünlerin gitmesini istemez ve bu sebepten dolayı geçmişte yapılan benzer kültürlerin hatasını tekrarlamaz. Despot olmaz. Esnek davranır, liberal olur; realist duruştan ayrılmayıp popülizmi belirler. Modernizm çizgilerini değiştire değiştire kendi yapısından taviz vere vere insanların değişimine kendi tarafına gelecek şekilde yön verir. Değiştiğimizi zannederiz, yeni neslin bir önceki nesilden farklılaştığını görürüz ama hakim kültürün malzemesi olmaktan kurtulamayız.

Benim gibiler pek çok şeyden şikayet eder ve eski günlerin çok daha güzel olduğunu söyleyip değişimden rahatsız olurlar. Bir kadının sigara içmesinden, erkeklerin arasında rahat tavırları gibi hâkir gördüğümüz davranışları sertçe eleştiririz. Eleştirir ve değişimin yayılmasını hüzünle izleriz. Kazanan bizler olmuyoruz. Ne benim neslim ne de sonraki nesiller kazanamayacak. Onlardan bazıları da benim gibi alıştığımız şeylerin değişmesinden rahatsız olacak, endişe edecek, sonraki gelen nesil de ve sonrakiler de. Bu kuyruğunu yakalamaya çalışan ve bir türlü başaramayan köpek gibi tekrar tekrar edip duracak.