Yeni Medya - Giriş

Bilginin doğruluğu ya da eksik oluşu önemini yitirmiştir. Önemli olan kişinin egosu, benim egom. Alacağım beğeniler ve yeni paylaşımlar ile daha çok kişiye ulaşmayı hedeflemek bilginin kendisinden öne çıkmaktadır.

Medya internetin yayılmasından sonra değişik araçlarla etkisini artırarak kitlelere ulaşmada hızlı ve ucuz olmuştur; fakat beraberinde getirdikleri sorunlarla güvenilirliği tartışılan ve çoğu zaman satıcı-müşteri ilişkisinin yer değiştirmesi ile hastalıklı bir görünüm vermektedir. Sorunun giderilebilmesi için öncelikle hastalığın varlığından haberdar olmalıyız.

Bilgiye hızlı ulaşmak önemlidir. Önemli olan diğer bir mesele ise bilginin doğruluğudur. “Doğruluk” diğer araçların önüne geçerek birincil ve olmazsa olmaz meselelerinden biridir. Bilgi bize ister kurum isterse kişi/kişiler aracılığı ile ulaştırırsın, doğrululuğundan emin olunmadan sunulması suçtur, hukuki açıdan suçtur ve etik olarak suçtur. Bilginin satın alınmasında eski yöntemlerin hâlâ etkisini yitirmemesi önceden kazanmış oldukları “güvenilir” imajındandır. Yeni araçlarla kurumların vermiş oldukları bilgilerin çokluğu magazinsel olması doğru bilgilerin azlığından ve eski medyanın etkisinin güçlü olmasındandır.

Gazeteler yeni medyada nasıl bir şekilde yer alacaklarını tartışa dursun, aradan sıyrılıp etkisini her geçen gün artıran bağımsız bir medya oluşmakta. Sadece internet üzerinden habercilik yapan kurumlar hatta kişiler her geçen gün etki alanlarını genişleterek çoğalıyor. Edinilen bilgiyi ulaştırmak yeni medyanın kişilere verdiği bir görevmiş gibi algılandıkça, bu çarpık büyüme durdurulamayacağı gibi yeni araçların da ortaya çıkmasını engelleyemez. Bu algı ortadan kalkmadıkça George Orwell’in Bin Dokuz Yüz Seksen Dört romanındaki kuramın realitesi sorgulanmaya devam eder.

Yeni medyanın eski medyaya alternatifmiş gibi sunulması olaylara eksik bakmak ve sonucunda elimizdeki güçlü bir aracı yitirmemize sebep olur. Aynı şekilde “alternatif mi?” sorusunu sormamakla yanlış yollara sapmaktan ve elimizdeki aracı etkili şekilde kullanamadığımız gibi güçlü kurumların güdümüne gireriz. Eski medyanın yeni medyaya taşınması eski sorunların yeni sorun olarak tartışılması abesle iştigaldir. Sorulması gereken öncelikli soru “Yeni medyayı eski medyanın tahakkümünden nasıl kurtarabiliriz?” olmalıdır. Sorulması kadar çözülmesi de (-neredeyse) imkânsız olan sorunları yeni medyaya taşımak, eski medyanın gücünü yitirmemesi için oynadığı oyunlardan biridir. Bu mecra (yeni medya) eski medyadan bağımsız bir şekilde ortaya çıkmış olabilir ama eski medya başrol oyunculuğunu ele almak için her türlü kirli ya da temiz oyunlar oynamaktan çekinmeyecektir.

Yeni medyayı kullanan kişilerin birçoğu ellerindeki silahın gücünün farkında olmadıkları gibi bu aracı da, kendilerini arkadaşlarına, takipçilerine birey olabilmenin bir şartı olduklarını zannetmektedirler. Yeni medyada kişilerin etkisi kitleleri kurumlara göre çok daha hızlı etkileyebilmekte. Aslında bu yeni bir olgu değil. Değişen sadece aracın kendisidir. Kişilerin kitleler üzerindeki etkisi çok daha önceden bilinen bir şeydir. Şu noktayı gözden kaçırmayalım, kişiler derken bir liderin ya da bir önderin kitleler üzerindeki etkisinden bahsetmiyorum. Kitlelerin kendi iç dinamiklerini harekete geçiren birbirleriyle olan ortak iletişimlerinden bahsediyorum. Eski medya bunu bazen şehir dedikodusu olarak sunmakta bazen de gerçek bir vakıa olarak yansıtmakta. Gezi parkı olaylarında olduğu gibi ya da Arap Baharı olarak adlandırılan olayların başlaması kitleleri harekete geçirebilecek güçlü bir liderin önderliğinde olmamıştır. Kendimizi gösterebilmek ifade edebilmek isteriz ve bu fıtratımızdan gelen eylemler yeni medya ile çok daha kolay olabilmekte. Yazdığımız bir cümlenin yüzlerce hatta üç-beş kişi tarafından beğeni alması ya da yeniden paylaşılması bizlerdeki egoyu harekete geçirmektedir. Bu da bizlerin daha fazla bilgi üretmeye, daha çok kişilere ulaşmaya sevk ediyor.

Yeni medyanın bize sunduğu en güzel imkânlardan biri hızlı iletişim ağı kurabilmektir. Bilginin doğruluğu ya da eksik oluşu önemini yitirmiştir. Önemli olan kişinin egosu, benim egom. Alacağım beğeniler ve yeni paylaşımlar ile daha çok kişiye ulaşmayı hedeflemek bilginin kendisinden öne çıkmaktadır. Bilginin nasıl bir etki ve tepki doğuracağını hesaplamamak, nasıl bir toplumsal eyleme dönüştüğünü görmemek egomuzdan kaynaklanmaktadır.

Bunlar bizim yeni sorunumuz değil, eski sorunlarımızın devamı ve yeni medya ile çok daha hızlı yayılmakta. Sivil toplum kuruluşların, öncelikle devletin yeni medyayı halka anlatmalı ve şehir dedikoduları ile gerçeklerin nasıl ayırt edilebileceğini bir an önce öğretmelidir. Ancak o zaman şehir dedikodularıyla toplumlar sokaklara dökülmez. Ancak o zaman daha güzel bir düzen için toplumlar sokaklara dökülür.