Yeni İstanbul Havalimanı Çok Çevreciymiş

Uzun zamandır çevre hassasiyeti konusunda program yapan Güven İslamoğlu'nun İstanbul Havalimanıyla alakalı 30 dakikalık videosunu izleyince vah vah dememek elde değil.

İslam Gemici - Serbest Gazeteci

Bahsettiğim videoya bu bağlantıdan ulaşabilirsiniz: https://www.alemihaber.com/haber/istanbul-havalimani-hakkinda-bilmedikleriniz-yesil-doga-04052019-cumartesi-59075

Güven İslamoğlu'nun senelerdir program yaptığı CNNTürk televizyon kanalı geçtiğimiz aylarda el değiştirerek hükümet yanlısı yayın yapmaya başladıktan sonra çok sayıda medya mensubu işten atılmıştı. Hatta bu televizyonculardan bazıları, taban tabana zıt fikirde oldukları kanallarda bile çalışır hale geldiler. Mesela Ahu Özyurt, Erbakan'ın televizyonu TV5'de çalışıyor. Güler misin, ağlar mısın? Bkz: https://www.youtube.com/watch?v=C_3F56LTro4

Demirören ailesi parayı bastırıp Aydın Doğan medya grubunu satın aldıktan sonra, Ertuğrul Özkök ve yancısı Ahmet Hakan bile hem hükümet borazanlığına başladılar hem de geçmişte yazdıkları ve söylediklerini yalanlarcasına bir tavır içine girdiler. Hal böyleyken, "muhalif çevreci" tarzında programlar hazırlayan ve beğenilerek seyredilen Güven İslamoğlu'nun bahsettiğim videonun (4 Mayıs 2019 Cumartesi tarihli) daha başında şu soruyu sormasını tuhaf karşılamadım: "Seçkin bey, beni buraya çağırdınız da, benden ne istiyorsunuz?" Heykeltıraş Seçkin Pirim ile röportajın 2. dakika 10. saniyesi... Yani "Yeşil Doğa" programının sipariş üstüne hazırlandığı daha ilk dakikalardan hemen kendini belli ediyor: "Benden ne istiyorsunuz?" Yani İslamoğlu "reklamınızı nasıl yapayım?" demek istiyor. Eh, sonuçta işini ve maaşını kaybetmek var işin ucunda.

Yeni İstanbul Havalimanı yapılırken geriye binlerce ton metal ve atık kalmış. Şimdi bu atıkları güya "ileri dönüşüm" yaparak "sanat eseri" üretiyorlarmış ve havalimanının içinde bir de "sergi" açılacakmış. Kısacası şu: Biz bu havalimanını yaptık ama iyi yaptık. Çevre mevre o kadar mühim değil, hallederiz abi. Sen ve senin gibi destekçilerimizle de kendimizi temize çıkaralım.

Programın 6. dakikası 20. saniyesinde Amerikan aksanıyla genizden gelen bir sesle Türkçe konuşan Ülkü Özeren adlı hanım arz-ı endam ediyor. Vazifesi "Çevre ve Sürdürülebilirlik Direktörü", hım, çok mühim bir iş ki, yöneticilik vasfı da "direktör" yani müdür değil. Müdür Arapça kökenli bir Türkçe kelime ve herkes anlamını bilir ama direktör olunca, ooo, çok önemli bir insan mânâsına geliyor. İşte bu hanım, "sizin gibi kanaat önderlerini de kullanarak topluma mesaj vermeye çalışıyoruz" diyerek, bu havalimanının fikir babası Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan'dan inşaat ihalesini alıp, bitiren konsorsiyumun sözcülüğünü yaparak, meydana gelen olumsuzlukları gizleme gayretini dolaylı yoldan aşikâr ediyor fakat bunun farkında bile değil. Çünkü o bir direktör. Teknik direktör gibi birşey.

İslamoğlu araya 2014 yılında yaptığı programdan bölümler koyarak, aslında havalimanı arazisinin yaban hayatının yaşandığı, ağaçların, kuşların, hayvanların, böceklerin bulunduğu bir yer olduğunu söylemeyi ihmal etmiyor. Güzel de Tayyip Erdoğan ve arkadaşları o güzelim bölgeyi "nefes alınacak bir yer olmaktan çıkarıp, havanın, çevrenin kirletildiği bir mıntıka haline getirirken aklınız neredeydi?" demekten başka yapacak birşey bulamıyorum.

Sonra kuşların göç yolları ve yerli kuşların yaşama alanının nasıl yok edildiği bölüm ile binlerce ağacın nasıl kesilip, sonra da bilmem nereye ağaç fidanlarının dikildiği reklamları izliyoruz. Araya bir tane de aklı başında akademisyenlerin, çevrecilerin düşüncelerini koymak gibi gazeteciliğin temel unsurlarından biri yerine getirilmiyor. Çünkü bu bir "Demirören Holding ürünü" televizyon programı.

Amerikan aksanlı Ülkü hanım tekrar ekranda görünüyor, yeni havalimanının ne kadar da çevreci bir yapı olduğunu anlattıkça anlatıyor ve enerji meselesine geliyor. Tasarrufun da doruklarında gezdiklerini falan söyledikten sonra Güven İslamoğlu, Ülkü hanıma soramıyor ama görüntü üzerine konuşarak bize mesaj vermeyi de ihmal etmiyor: "Havalimanında güneş panellerinin olmaması benim için bir hayalkırıklığı. Bina dizayn edilirken alternatif enerji kaynakları düşünülmemiş, tasarruf ön planda tutulmuş. Bu bina kompleksi aslında kendi enerjisini üretebilirdi." Günaydın Güven kardeşim, sabah-ı şerifleriniz hayrolsun.

Başta da dedim ya, yüksek maaşlı işini ve programa yıllardır maddi destek olan şirketlerden gelecek cukkanın kesilmesini göze almak zor iş. Güven İslamoğlu da sol kulağında Şah İsmail özentisi küpesiyle televizyonculuk yapmaya devam ediyor. Hayırlı olsun.