İpek yolu Metrosu Marmaray

Avrupa’daki büyük şirketlerden biri arge bölümü yöneticisini Türkiye’ye gönderir. Amaç Türkiye’nin son yıllarda ortaya koyduğu hızlı ve şaşırtıcı kalkınma hamlesini yerinde gözlemlemektir… Adam gelir Türkiye’yi dolaşır, birçok şehirde, ilçede, köyde gözlemlerde bulunur çaktırmadan… Fabrikaları, yolları, köprüleri ve diğer projeleri inceler uzaktan… Nitekim gezisini tamamlar ve ülkesine döner birkaç hafta sonra…

Şirkete döndüğünde Üst düzey yöneticiler, toplantıda merakla anlattıklarını dinlemeye başlarlar. Yeni köprülerden, fabrikalardan, yollardan, havaalanlarından bahseder bizimki uzun uzadıya…

Holding yöneticilerinden biri, “Türkiye’de gördüğün en büyük şirket hangisiydi?” diye sorar. Türkiye’de gördüğü yeni projelerden oldukça etkilenen adam anlatmaya devam eder.

“Türkiye’de gördüğüm en büyük şirket ‘Maşallah’ adlı firmaydı, der heyecanla... O kadar yol gezdim, Türkiye’nin otoyollarında, hatta köy yollarında bile gördüğüm otobüs, minibüs ve kamyonların çoğunda ‘Maşallah’ firmasının tabelası vardı” der.

Vatandaşın aldığı otobüsü, kamyonu kem gözlerden sakınmak için üzerine yazdığı “Maşallah” duasını marka sanan Adamcağız, yollarda gördüğü araçların hepsini aynı şirkete ait araçlar sanmıştır. Aslında araç sahipleri, değer verdikleri araçlarını kem gözlerden ve kötü durumlardan sakınmak üzere bu dua ile Allah’ın korumasına teslim etmişlerdir.

Marmaray’ın, coşkulu ve görkemli ve coşkulu açılış törenine dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın davetlisi olarak pek çok ülkeden Başbakan ve bakanlar düzeyinde yöneticiler de katılmıştı...

Adeta bir gazeteci ordusu ve izdiham oluşturacak şekilde Üsküdar Meydanı’nı dolduran İstanbul Halkı ile birlikte takip ettiğim görkemli açılışın ardından açıldığı günün akşamı Marmaray’a binme fırsatını buldum. Gerçekten harika bir duyguydu. Yıllardır beklenen an gelmiş ve denizin altından Asya’dan Avrupa’ya giden ilk şanslı insanlar biz oluyorduk. Pırıl pırıl aydınlatılmış salonlar ve koridorlardan heyecanla geçerek ilk defa göreceğimiz Marmaray’ın yeraltındaki sihirli tünellerine inivermiştik bir çırpıda…

Kalabalıktaki herkes heyecanlıydı. Bizler tünelleri uzun uzadıya inceleyip fotoğraflarken tünelin ucunda beliren Marmaray treninin perona girmesiyle bir alkış tufanı kopmuştu. Hayatımda ilk defa içindeki önemli kişinin değil de bir trenin alkışlandığına şahit oluyordum. Ama alkışlanmayacak gibi değildi gerçekten; teknolojisi, hızı ve dizaynı ile bu proje… İşin ilginci treni gördüğünde alkışlayan kalabalıklar, bir kaç dakikada ulaştığı karşı kıyıda trenden inince de yaşadığı konfor ve hızı alkışlıyordu...

Karşı kıyıda Yenikapı’da inince oradaki salonları da epeyce inceleme fırsatım oldu. Marmaray projesinin tamamında, hızlı yürüyen merdivenleri, ışıltılı aydınlatması, son teknoloji asansör ve turnikeleriyle pırıl pırıl bir tesis ortaya konulmuş. Başta her aşamasında projeyi denetleyip katkıda bulunan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum.

Tesisin bir çok yerine bakındım ancak bir yerlerde “Maşallah” ibaresini göremedim. Biz de buradan tesisin “Maşallah” ibaresini takalım da, Marmaray da “Maşallah Firması” bünyesinde tescillenmiş olsun!

Osmanlı Devleti döneminde Asya ve Avrupa kıtalarının denizin altından buluşması fikri ilk defa 1860′ta ortaya atılıp tartışılsa da, 150 yıllık bu hayal ancak 2013 de gerçek oluyordu. Asya ve Avrupa’yı İstanbul Boğazı’nda denizin altından birbirine bağlayan “Asrın Projesi Marmaray”, tarihi İpekyolu’nu da tamamladı; bu sayede uzak doğudaki Çin’den Avrupa’nın en batısındaki İngiltere’ye kadar kesintisiz ulaşım sağlanmış oldu.

Harikulade bir duyguydu aslında özellikle ilk binenler için; binlerce ton su altına girmek, denizin ürkütücü büyüklüğü altında hızlı ve konforlu bir yolculuk yapmak. Marmaray hızlı ve konforluydu gerçi, ne var ki binenlerin çoğu ilk bindiklerinde korkuyorlardı. Bu korku ve tedirginlik her hallerinden belli oluyordu. Gözlerinden anlaşılıyordu birçok insanın bu korkusu… Acaba denizin altında bir aksilik olur mu, deniz bu tüneli basar mı, karşıya sağ salim varır mıyız, endişesi insanların yüzlerinden okunuyordu hâsılıkelâm… Hatta bir çoğunun dudakları kıpır kıpır dua okuduklarına şahit olabiliyordunuz ilk açılış gününde, ilk binişlerinde…

Oysa son yılların en başarılı bakanı Binali Yıldırım, her aşamasında kontrol ettiği, sık sık gelip giderek neredeyse suyoluna çevirdiği, Marmaray’la ilgili açıklamalarında garanti vermişti. İşini her zaman olduğu gibi sıkı tutarak ve her zamanki esprili üslubuyla, “Bir deprem anında aşağıdaki tüneller yukarıdaki binalardan daha garantili…” demeyi de ihmal etmemişti. Ayrıca kaza, yangın gibi felaketler açısından da Marmaray’ın güvenliğinin üst düzeyde olduğunu belirtmişti. Tabi Marmaray için verilen bu garanti mefhumu muhalifinden bakılınca İstanbul’daki binaların içinde bulunduğu deprem riskini de gözler önüne seriyordu.

O ne hızdı Allah’ım! Daha içine yerleşmeden, oturup biraz dinlenmeden kendini Eminönü’nde buluyorsun. Yenikapı’ya geldiğimizde Üsküdar’dan bineli daha 7 dakika filan olmuştu! “Yahu bunlar yerin altında Yenikapı filan yazıp bizi mi kandırıyorlar?” diye insanın aklından geçmiyor değil, ilk binişte... Fakat yerüstüne çıkıp sağa sola baktığınızda gerçekten 7 dakikada Üsküdar’dan Yenikapı’ya geldiğinizi anlıyorsunuz. İnanılmaz! Bugün bile ilk defa binenlerin aynı heyecanı yaşadığından eminim; orada gördüğüm, sırf Marmaray’ı görmek için İstanbul’a gelen Samsun’lu ailenin heyecanını yaşayabiliyorlar. Hali vakti yerinde görünen bir Sudan’lı ailenin de gerçekten hayret ve şaşkınlıkla Asrın projesi Marmaray’ı izlediğine bugün bile şahit olabilirsiniz…

Eskiden Üsküdar’dan Eminönü, iyimser bir tahminle vapuru kaçırmazsan 20 dakika; kaçırırsan 40 dakika süren bir yolken, 3-4 dakikaya düşmüş. Trafiğin durumuna göre yaklaşık bir saatte gidebileceğiniz Yenikapı ise 7-8 dakikaya inmişti. İstanbul’da ulaşım alanında artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı açıktı…

İstanbul trafiğine nefes aldıran teknoloji şaheseri proje, 7,5 şiddetine kadar depreme dayanıklı yapısıyla 5,5 milyar liraya mal oldu. Dünyada batırma tünelle denizin 62 metre altından geçen başka bir proje olmadığından projenin Dünyada bir benzeri daha yok.

2004 yılında temeli atılan ve bazen “İpekyolu” bazen de “Hüdai yolu” olarak tanımlanan Marmaray Projesi, arkeolojik kazılarda çıkan tarihi eserler nedeniyle belirlenen tarihte bitirilemedi. Projenin arkeolojik kazılar nedeniyle gecikmesi İstanbullular’a sıkıntı yaşatsa da tarihsel bir zenginliğin ortaya çıkmasına sebep oldu. Kazılarında çıkan tarihi eserlerle bir şehir müzesi daha eklendi Avrupa kültür başkenti İstanbul’a… İstanbul’un bilinen 6 bin yıllık tarihi, bu kazılar sonucu ortaya çıkarılan eserlerle 8 bin 500 yıla uzadı, çıkan eserler sergilenmeye başlandı. Dönemin Ulaştırma Bakan Binali Yıldırım da bu konuya vurgu yaparak: “Marmaray, İstanbul’un tarihini yeniden yazan bir proje olarak tarihe geçti.” diyor.

“Hüdai yolu” olarak da anılan Marmaray, globalleşen dünyanın “İpek Yoludur”  artık …