Müslüman Olamadığına Şahitlik Edeceğim Senin.

Kişiler, hadiseler, darb-ı meseller çıktığı halde karşılarına hatalarında ısrar edicilikleri, onların esasen şeytanın mesleği ve mezhebinden olduklarının ispatıdır.

İkaz ve ihtar edici nice vakıa geliyor başına… bizzat sana geliyor, bizzat sen getiriyorsun ama telkim satıp salkım yutup devam ediyorsun. Bir insanın bir mahallenin bir beldenin, bucağın bir kazanın, vilayetin, eyaletin, ülkenin, kıtanın, dünyanın hakkına tecavüz ediyorsun da karşına biri çıkmadan geçen günlerin ardından dikiliyor bir dikilen nihayet; fakat sen hiç “acaba” demeden ya görmezi duymazı ya da ezmeden geçmezi oynuyorsun. Çünkü senin ayağına uyak veren verici beş yaşındaki çocuk çağlarında kalmış kâr-zarar gözettiricindir.  Artık o, kalbinde midir, kellende midir, karnında mıdır, kasıklarında mıdır, kıçında mıdır hiç farketmez.

Beşeriyet senin gibi vahşilerden çeşit çeşit örneklerle dolu. Dolu dolu olmasına fakat senden de fena ve insanlığın utandığı türdekiler; Allah birdir derken, namazda-camide eğilirken, kurban ederken, akşamaca aç dururken, hac turları atarken o haltları işleyenlerdir. Bunlardan daha fenası yoktur. Herhangi müsbet ilke, inan, umde sahiplerinden farkları; mafevklerinde nefisleri değil de Allah vardır sayılan mezhebe, mesleğe dahil bilinirler çünkü bunlar. Hani sen “nefsinden üstün” bir şey kabul etmiyorsun ya, sana nisbetle onlar en fena yani.

Kişiler, hadiseler, darb-ı meseller çıktığı halde karşılarına hatalarında ısrar edicilikleri, onların esasen şeytanın mesleği ve mezhebinden olduklarının ispatıdır. Hatasını ısrarla sürdüren, ısrarında hatalarına sürüklenendir. Tövbe etmediğiyle aynısıra kıyamete değin isabetli olduğumu delillendireceğim diye hatasında ısrar etmişti ya İblis… aynı hesap çokluğum, güçlüyüm, büyüğüm, tamım, zenginim yani ilahiri üstünüm; bana tabi olmayanı hele bir de zayıfken bile davacı olanı ne diye kendime ayar sayayım ki; bana ayakdaş olamayacaksa ne diye itibara, kaale alacağım diyenler hakkı, salahı, sevabı reddederler. Aslında reddettikleri kendilerine gelen tövbe nimetidir. Lakin reddiyeleriyle kazandıkları sadece ve sadece mühlettir. Yoksa onlara verilen bütün şu demin saydığımız “kudret vesaili”, zulmetsinler diye verilmiş mi sanıyorlar?

Ben bu adamlardan kimi tanıyıp da yahut haline muttali olup da onlardan alacağımı dünyadan göçene kadar alamadıysam, onlara karşı duramayıp Allah’a borçlandıysam, alacağımı, Allah’a borcuma karşılık temlik edeceğim. Müslüman idik deseler o gün; “Hayır, müslüman olamayacak kadar enaniyet tercih ediyorlardı. Allah’ım günahlarıma mahsup edesin için alacaklarımı satacak değilim. Onlardan alacaklarımı ancak sana olan borçlarıma sayasın ümidiyle temlik ediyorum.” diyeceğim.

Beşeriyet bi’ de asalaklardan çeşit çeşit örneklerle dolu. Hangi sözü ulaştırmayı başaran çıksa, sadece çok güçlü ise kulak verirler onlar. Güçlüler arasından bir güçlü olsa yetmez itaatkarlıklarına, “en güçlü fi’l-mahal” olmalıdır zira. Sözde bir değil, güçte bir… yani güce kapak atmış, gücün kapatması olmaya teşne bu kişiler için de aynı şahitliğe azmediyorum. Çünkü bu kimseler bugüne kadar üzerimize vazife olmayana ne kadar çok çok batıp saplandığımızı ispat eden mesela şu Nevzuhur Biatçı vakası gibi dolaylardan vazifemize engel olmak fenalığı yapıyorlar. Şu kara kaplı adamlar bile o asalakların itaat edecekleri kimseler olup çıkar da bi’ tek ben şaşırmam herhalde! Bir biat alıcı o işe soyunduğu anda hem kendileri hem vericileri, verici olmayan indinde küfrü ilan olunandır sabıkan. Vericiler indinde de vermeyiciler kafirdirler hükmen.

Müslüman olamadığınıza şahit çıkmalık makamını gasba girişen şu kara kaplı biatçilerin müslüman olamadıklarına şahitlik edecek dirayet ve feraset ve basiret ehli olmaya niyet eden kimseler lazım. Böylesi şahitliğin sıhhatini teşhis edecek kimseler lazım, o teşhisin hasbice, hanifce, fıtratça olduğunu tesbit edebilmek lazım. İşte bu üç lazıme için “asalakları etkilerinden soyundurmak” lazım. Ben şu nevzuhur ve kara kaplı biatçilerin müslüman olamadığına şehadet edeceğim, ediyorum. Fakat evvela mezkür asalakların müslüman olamadıklarına şahidim. Çünkü üç tipin topu birden ancak ve ancak mühlet verilenlerdendirler. Ha şeytanlar ha onlar.

Yazarın Diğer Yazıları

Döndürülen Dolaplar Ve Dolaplara Doluşanlar

Şehir, Yönetimin Konusu Değil Yönetenin Ta Kendisidir

Aday Seçilen

Murat - Mürted - Mir'at

Para Nedir?

Siz Yazmış Olun