Sabit Müktesebat Beni Esir Aldı

"Kelimeleri bonkörce savurduktan sonra, kurşunlar konusunda birdenbire cimrileşmişti. Çenesi düşük, eli ketumdu."

Sabit Müktesebat Beni Esir Aldı
"Geveze Katil", M. Sabit Yakar, Altiva Kitap, Ankara, 2018

Uzun zamandır bir hikâye kitabını bu kadar keyifle okumamıştım. "Geveze Katil"in öldürmek üzere olduğu müstakbel maktûlün gözünden, havada uçuşan mermilerin vızıltısını duyup da, canlı bir bedene saplanmasının verdiği acının yanında, ölmek üzere olan "anlatıcının" duygularını da okurken öykünün bitmesini hiç istemedim.

"Katilim çok öfkeliydi. Bütün şarjörü üstüme boca etmesini bekliyordum. Öyle yapmadı. Sadece dört kurşunla yetindi: Biri karavana, tam dört kurşun... Kelimeleri bonkörce savurduktan sonra, kurşunlar konusunda birdenbire cimrileşmişti. Çenesi düşük, eli ketumdu.

Size hayatımın kritik bir eşiğinden sesleniyorum. İnsanlar işte tamı tamına böyledir: Ne yapıp edip, sizi öldürürken bile aşağılamanın bir yolunu bulup tadınızı kaçırırlar. Katilimin 'sinirlenince gözüm hiçbir şeyi görmez' diye etrafına caka satan tiplerden olduğuna eminim. Bu lafın da yüzde çok büyüğü blöftür. Kendilerinden korkulmasını isterler; esasında kendi güvenlikleriyle ilgili dertleri vardır."

Kim ne derse desin, 20 yıldan fazladır Türk öykücülüğünün üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi bir hal var. Arada sırada tek tük yayımlanan hikâye kitaplarını saymazsak, yayınevleri ve medyamızın öyküye olan ilgisi tıpkı şiire gösterdiği büyük alakaya benziyor. Bir şiir kitabı yayımlatmanın, deveye hendek atlatmaktan zor hale geldiği ülkemizde, son yıllarda hikâye kitaplarını bir yayınevine götürmek bile büyük cesaret ister hale geldi. Çünkü, yok efendim yok, hikâye kitabı istenmiyormuş, becerebiliyorsak roman yazmalıymışız. Peki ya roman yazma kaabiliyetimiz yoksa... Sessizlik.

Hayalî karakter Sabit Müktesebat'ın çeşitli maceralarını okuduğumuz hikâye kitabında anlık olayların, zamanın sanki yavaşlatılmış gibi bütün ayrıntılarıyla anlatıldığı "Otobüste" öyküsündeki Munis'in kurnazlığı beni kendisine hayran bırakırken, Nabizâde Nazım'ın "hikâye, vak'anın sadece nakil ve rivayetlerinden ibarettir. Tafsilata tahammülü yoktur. Ne söylenecekse, birkaç sahife içinde söylenip bitirilmelidir" sözünü hatırlattı.

Örneğin "2,60 TL" hikâyesindeki para isteyen Ankaralı rockçı ile Sabit'in karşılıklı konuşmaları, Türk toplumunun yaşadığı 150 yıllık kafa karışıklığına fener tutuyor.

"Badem bıyıklı olan bendim, fetvayı veren sarhoş rocker... Badem bıyıklarımla uyumsuz devrimci parkamdan cesaret almış olmalıydı. Kafası karışık birisi olduğumu anlamıştı. Onun kafası netti. Twitter'daki ilâhiyatçı arkadaşlara çok ihtiyacım vardı. Âyet numarası vererek, hadislerin râvilerine kadar inerek bitirirlerdi şu serserinin işini. Para isterken yaltaklanmayışı hoşuma gittiğinden cebimdeki bütün bozuklukları vermeye karar verdim. Şanssızdı. Cüzdanımdan ancak 350 - 400 kuruş kadar para çıktı. 

- İstediğin para yok, bunları ister misin?

- "Ne yapalım" der gibi uzattığı avucuna bıraktım bozuklukları. Dilenci muamelesi yapmak istemiyordum.

- Kusura bakma, bu kadar çıktı, hakkını helâl et.

- İşte Müslümanlık!

- Ne oldu ki?

- Hakkını helâl et diyorsun ya, işte bu Müslümanlık. Müslümanlık bu!"

Müslüman Türklerin romandan daha çok hikâye anlatmaya ve yazmaya yatkın olduğu herkesin malûmudur. Dede Korkut'dan öncesi olduğu gibi, sonrası da çok zengin olarak günümüze ulaşmıştır ki, hikâyeciliğimizin son senelerde üvey evlat muamelesine tâbi tutulması, masal ve öykü dinleyerek büyümüş olan bizleri derinden yaralamaktadır. Bu yüzden M. Sabit Yakar gibi genç ve dinamik hikâye yazarlarına ihtiyacı var toplumumuzun... Çünkü hiç bir eser, yazarından bağımsız düşünülemez. Yazar ise, toplum ve toplumun meydana getirdiği dünya görüşüyle değerlendirilir. Bir eserin nesnel olması, o eserin öznel olduğu nispette mümkün ve eserin evrenselliği de yine onun ne kadar millî olduğuna bağlıdır. Kısacası yazma yeteneği olan gençlerin gelenekten faydalanarak yeni hikâyeler anlatmalarına ihtiyacımız var.

Not: Bahsettiğim kitap, M. Sabit Yakar’ın yazdığı, Altiva Kitap tarafından yayımlanan, Geveze Katil adlı öykü kitabıdır.