Başka Gezegendeki Çocuklar

Başka Gezegendeki Çocuklar

Manzara işte bu... 21. yüzyılın modern ailesi "bu" vahim girdaba gönüllü olarak girdi, bir türlü de çıkamıyor: "Cep telefonları, tabletler veya bilgisayarlar üzerinden internet âleminin derinliklerine kaybolan gençler..." Bu fotoğraf karesi, BBC yapımı Line of Duty adlı dizi filmin 4. sezonundaki bir bölümden alındı. Ki, bu dizi filmde (Türkiye'de yapılması imkânsız bir konu olan) Emniyet Müdürlüğü içindeki kötü polislerin ayıklanması için mücadele eden AC-12 biriminin faaliyetleri anlatılıyor. Bu diziyi yapan hem de devletin televizyon kanalı olan BBC... Türkiye'de TRT'nin değil böyle bir dizi film, polis veya başka bir meslek teşkilatı içindeki "kötüleri" ayıklamasıyla ilgili en ufak bir haber dahi yapılamaz. İşte size iki devlet arasındaki en büyük fark...

Herşey ebeveynlerin "çocuklar bizi rahat bıraksın da ne yaparsa yapsın" bencilliğiyle başladı. Konfor düşkünü yeni tip insan modelimiz için "az iş, çok para ve lüks hayat" sloganıyla başlayan 21. asır yaşama biçimi, gün geçtikçe daha da tehlikeli bir hâl alıyor. Arasıra bu riskli vaziyetin farkına varan bilimadamları medya üzerinden toplumu ikaz etseler de, insanlardaki vurdumduymazlık bütün tehditlerin önüne geçiyor. Çünkü gözünü zevk hırsı bürümüş kişilere söylenecek laflar suya çizilmiş çizgi misâlidir.

Mesela, psikiyatrist Prof. Dr. Rüstem Aşkın "çağın yeni salgını" olarak adlandırdığı sosyal medya bağımlılığına dair "sosyal paylaşım sitelerinin (facebook, twitter, instagram vb.) en büyük amacının insanların orada daha fazla vakit geçirmesi olduğunu ve bu sitelerin doğru bilgiyi değil, gösterilmek isteneni gösterdiğini" söyledi. Burada toplumun ikaz edildiği iki mühim husus var:

1) Bu zararlı sitelerin orada "daha fazla vakit geçirmesi" isteniyor. Halbuki insanın en önemli sermayesi "zaman"dır. Zamandan daha mühim olarak "sahip olduğumuz" hiç bir şey yoktur. Ne para, ne iktidar, ne zevk anları, ne yiyecek - içecek, ne de başka bir "şey" zamanın yerini tutmaz, tutamaz, çünkü eğer "vaktimiz" yoksa sahip olduğumuz diğer hiç birşeyin önemi de yoktur. Paran var zamanın yoksa ve harcayamıyorsan paranın ne önemi olur? Çok lezzetli bir sofra başına geçmişsinizdir ama yemek yiyecek vaktiniz yoksa o şahane yiyeceklerin ne kıymeti vardır? Örnekleri bununla çoğaltabiliriz.

2) Bu paylaşım siteleri "doğru bilgiyi değil, empoze edilmek istenen malumatı" gösteriyor. İşte bu yüzden dünyanın en fazla kullanılan ve para kazandıran siteleri "arama motorları"dır. Çünkü bilmediğimiz/bilemediğimiz herşeyi ama herşeyi google'a, yandex'e, yahoo'ya, duckduckgo'ya soruyoruz. Çinliler ise baidu'ya... Çünkü komünist/kapitalist/faşist Çin hükûmeti Çinliler'in yabancı arama motorlarını kullanmalarını istemediği için, sadece "izin verilen bilgilerin" gösterildiği kendi arama motoru baidu'ya erişmelerine müsaade ediyor.

Bu konunun bir de güvenlik, istihbarat vb. gibi dallanıp budaklanması var ki, insanların uzun zamandır paranoya haline getirdiği "benim telefonum dinleniyor" şüphesi meğer büyük oranda doğruymuş. Geçen haftalarda yine haberlerden öğrendik ki, internet dünyasının en geniş üyeli haberleşme mecrası whatsapp'ın "güvenlik" işi İsrailli bir şirkete verilmiş ve bu "firma" da ne tesadüf ki, bütün yazışmaları, görüşmeleri, fotoğrafları, videoları takip ederek insanları kategorize ediyormuş. Sınıflandırılıp ayıklanan bu bilgilerin de daha sonra "kime" gönderildiğini sanırım herkes tahmin etmiştir.

Sanal âlem hususunda konuyu dağıtmamak için, sadede geleyim. Bu fotoğraftaki fecaatin farkında olan insanlar hâlen şunu anlamıyorlar: İş, işten geçti. Halbuki "bizi rahatsız etmesin" diyerek çocuklarınızı canavarın kucağına iten siz oldunuz. Şimdi ve gelecekte şikâyet etmeniz birşey ifade etmeyecek. Bencilliğinizin, hedonist hislerinizin cezasını hem siz hem de çocuklarınız birlikte çekeceksiniz. Çünkü, yine Prof. Dr. Rüstem Aşkın'ın sözleriyle ifade edecek olursam, "araştırmalar günde ortalama 2 saatini sosyal medyada geçiren insanların, oluşan bağımlılık bir yana, her gün maruz kaldığı ileti saldırıları dolayısıyla defalarca dikkati dağılmakta, dünyanın her köşesindeki sıkıntılar gözüne sokulmakta, zihnimiz kadar uykumuz, ruhî ve fizikî sağlığımız, yaşama biçimimiz ve insanî ilişkilerimiz etkilenmektedir... Meydana gelen bilgi kirliliği, insandan insana iletişimi yok etmekte, yığınla ve darmadağınık bilgiler, şaşırtırıcı, göreceli bakış açıları sunmakta; yarışa, kıyaslamaya, yenmeye, kandırmaya, incitmeye odaklı, doyurulması imkânsız bir iştah alanı doğurmaktadır. Bu da evlilikleri, çocuklara rol model olunmasını ve her türlü kültürel aktiviteye olumsuz anlamda tesir etmektedir".

Anneyle baba akşam yemeği için oturdukları sofrada tabağa yalnız başlarına kaşık sallarken, çocuklar ise internet uzayının kimbilir hangi gezegeninde vakit öldürüyorlar. Fotoğraftaki cümle, sadece bir İngiliz ailesinin içinde bulunduğu feci vaziyeti değil, gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkelerdeki ailelerin gençlerinin rezilliğini anlatıyor. Baba, anneye diyor ki: "Çocukların başka bir gezegende olması yeterince kötü..."