Mahmut Çetin: "Üstseçkinlerin sosyolojisini yakalamaya çalışıyorum"

ABD’de Biyografi Enstitüsü, Almanya’da Dünya Biyografi Arşivi var. Almanya’daki Dünya Biyografi Arşivi’nin Türk Biyografi Arşivi bölümünde 65 bin kişinin biyografisi kayıtlı olarak var.

1989 yılının son günleriydi tanıştım Mahmut Çetin ile... Üstünde siyah-beyaz renklerde oduncu gömlek ve yüzünde kocaman bir tebessüm vardı. "Türkiye Edebiyat Dergisi" projesi üzerinde beraber aylarca çalıştık, sonunda bir de deneme sayısı çıkardık fakat devamı gelmedi. Geceli gündüzlü yapılan dergi çalışmaları esnasında Mahmut Çetin’in müthiş bir arşivci ve biyografi meraklısı olduğunu da öğrendim. Sonra yıllarca onunla birlikte güzel işler yapmak için gayret gösterdim. "Biyografi Analiz" dergisinin yayımlanması için gösterdiği inat ve dirence yakından şahit oldum. Türkiye’deki az sayıdaki biyografi yazarı ve kökenbilimciden biri olan araştırmacı-yazar Mahmut Çetin ile soybilim çalışmaları üzerine konuştum.

Röportaj: İslam Gemici

- Arşivcilik, köken araştırmaları ve biyografi yazarlığı deyince, aklımıza hemen Mahmut Çetin geliyor.

- Biyografi, Türkçe söyleyişle yaşamöyküsü, çok geniş bir disiplin. Hayatta gördüğümüz her şey ya konudur ya da biyografi... Türkçe ders kitaplarının söylediği gibi biyografi edebî bir tür değildir!

- Ders kitapları edebî bir tür mü diyor biyografi için?

- Ne yazık ki ders kitaplarımız bir delinin kuyuya attığı taşları çıkarmaya çalışıyor.

- Tekrar sizin çalışmalarınıza dönersek...

- Evet! Biyografi okyanusunda biz de kendimizce bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. www.biyografi.net internet sitesi, Biyografi Kitabı, Biyografi Analiz dergisi, Portreler adlı televizyon programı, Boğaz’daki Aşiret ve diğer şecere kitapları… Mahmut Çetin yapmaya çalıştıklarıyla, yapamadıklarıyla sıradan bir insan... Standart biyografimiz internetten bulunabilir. Biz kısaca bu işlerle uğraşan bir insanız.

- Bu konulara nasıl merak saldınız? Çünkü bizim toplumumuzda şecere araştırması yapmak pek ilgi çekmez.

- Evet, Türkler’de şecere merakı yok. Araplar’da yaygın. Kürtler’de de Araplar’dan etkilenerek kabile asabiyesi var. İlginçtir, Türkler’de bu merak yok. Yüce Allah’ın kulu olmak Türkler’e yetiyor herhalde. Benim şecere-aile tarihi çalışmalarım, diğer ilgilerimle birlikte yürüyen bir ilgi idi. Ancak arşivci Taha Toros’un bir söyleşisini okuyunca ben de hedef küçülttüm.

- Ne diyor Taha Toros sizi etkileyen bu söyleşide?

- Bir arşivci olarak yaptığı yanlışın altını çiziyor. "Keşke ilgi alanlarımı sınırlandırsaydım" diyor.

- Sizi nasıl etkiledi Taha Toros?

- Benim daha önceki hedefim Nokta dergisi gibi bir haftalık dergi çıkarmaktı. Bunu benim gerçekleştirmemin imkânsız olduğunu anlayınca, imdadıma Taha Toros’un sözleri yetişti. Ben de açımı daralttım ve daha çok biyografiye yöneldim. Keşke daha da küçültüp biyografinin daha dar bir alanına, mesela sadece şecereye yönelseydim.

- biyografi.net’ten Biyografi Analiz dergisine, diğer faaliyetler de önemli aslında...

- www.biyografi.net’te uğraştığımız standart biyografi alanı vakanüvislik (tarih yazarlığı) gibi bir şey. Çok vakit alıyor. Kimse bu işlerle uğraşmadığı için o tür işler de bize düşüyor. Biyografi Analiz dergisini dünya kadar borçla kapattık. O dergideki reklamların birçoğundan reklam ücreti dahi alamadık. Kitabiyat isimli televizyon programından bile zarar etmeyi başardık. Maalesef, köyden Rönesans doğmuyor. Sağın geneliyle herhangi bir entelektüel faaliyet yapmak imkânsız! Artık kendi başıma ne yapabiliyorsam ona emek harcıyorum.

Biyografi Kitapları İhtiyaçtır

- Boğaz'daki Aşiret ve X İlişkiler kitaplarını yazarken neyi amaçlıyordunuz?

- Varlığını herkesin bildiği üstseçkin yapıları anlamak istiyorum. Bazı parçalarını tamamlayarak büyük resmi görmek istiyorum. “Aydın Yabancılaşması” kitabında üstseçkinlerin sosyolojisini yakalamaya çalışıyorum. Ne kadarını becerebildik, buna tarih karar verecek.

- “Teyze ile Prenses” ve “Perinçek ve Aydınlık Hareketi” kitaplarını yazdınız. Bu karakterleri neden seçtiniz?

- Teyze ile Prenses’te temel figür Bülent Ecevit; Perinçek ve Aydınlık Hareketi’nde de Doğu Perinçek… Ben genelde solu yazıyorum. Bu yüzden okuyucularım da genelde soldan. Sağ, vasat adamı ve betonu sevdiği için beni sevmez. Ben sağın ihtiyacı olan deniz suyunu onlara vermiyorum. Zannedilenin aksine komplo yazarı değil, sosyolojiden hareket eden bir yazarım. Benim kitaplarımda cennetin anahtarı yok, dünyayı algılama çabası var.

- Son çalışmalarınızdan Bir Neslin Öncüleri’nde ilk İmam Hatip kuşağından portreler anlatıyorsunuz. Bir Neslin Öncüleri, bir çeşit dönem tarihi, bu konuya nasıl girdiniz?

- Bir biyografi yazarının zaafı belgedir, belgesel verilerdir. Ben Ankara’daki Aksakallılar sohbet toplantılarında, bu verilerin önemli bir kısmını hazır buldum. Diyanet İşleri Eski Başkan Yardımcılarından Niyazi Baloğlu ve arkadaşları kendi dönemleriyle ilgili verileri derlemişler, bir kısmını yazılı, bir kısmını da video kaydı olarak belgelemişler. Ben bu veriler üzerine çalıştım. Ve zannediyorum ortaya sevimli bir bütün çıktı.

- İlk İmam Hatip kuşağından ve Diyanet camiasından isimler öne çıkıyor.

- Valla benim için İmam Hatip mezunları da, Robert Kolej mezunları da biyografik bir malzemedir. Gerekli verilere ulaştığım zaman hepsini yazarım. Ancak “Bir Neslin Öncüleri” benim çok şey öğrendiğim bir eser oldu. Bu kadro, bu işi başaramasaydı Türkiye, Afganistan’a dönerdi. Bu kadro Türkiye merkezli bir bakışla hareket etmiş, yurtdışında DİTİB ve Türkiye Diyanet Vakfı ile İran ve Suudi Arabistan’ın önünü kesmişler. İslam Ansiklopedisi ve İSAM gibi evrensel başarılara imza atmışlar.

Biyografi Ayrı Bir Bilim Dalıdır

- Üniversitelerimiz biyografi, şecere, köken araştırması gibi hususlarla niçin ilgilenmiyorlar. İllâ yurtdışında mı tahsil görmek lazım?

Üniversitelerimizin hatalı olduğu husus, genel sahaları yaygınlaştırıp ayrıntılara girmemeleri... Edebiyat veya tarih diye bölüm olmaz. Bu alanları dönemlerine göre, uzmanlık alanlarına göre ana bilim dallarıyla ele almak gerekir. Dünyada bu iş söylediğim şekilde yapılıyor. “Biyografi Kitabı”mı okuyan bir genç bana telefon etti. ABD’de şecere eğitimi almış. Düşünebiliyor musunuz, kökenin bilimi yapılıyor. Türkiye’de ise şecere, eğitim sistemi içinde bile değil. Bizim üniversitelerimizde şecereyi de içine alan biyografi bile bir edebî tür olarak anlatılıyor. Oysa biyografi ne yalnızca edebiyat ne de tarih içinde yer alır. Biyografi ayrı bir bilim dalıdır, ayrı bir disiplindir. Biyografiyle ilgilenenler de temelde sosyal bilimlerle irtibatlı insanlardır. Gönlümüz, tabii ki, biyografinin üniversitelerde bölümleri olsun, ana bilim dalları olsun istiyor. Türk üniversiteleri bunu çoktandır yapabilecek durumda. Mevzuat hazretlerini, bürokrasinin yüksek duvarlarını aşmak gerekiyor. Ülkemizdeki asıl mesele, Türk Biyografi Arşivi’nin olmayışı... Dünyadan örnek verecek olursam, ABD’de Biyografi Enstitüsü, Almanya’da Dünya Biyografi Arşivi var. Almanya’daki Dünya Biyografi Arşivi’nin Türk Biyografi Arşivi bölümünde 65 bin kişinin biyografisi kayıtlı olarak var. Türkiye’nin müstakil bir kurum olarak Türk Biyografi Enstitüsü’ne ihtiyacı var. Tevhid’e yönelik her güzel eylemi beklediğimiz gibi, Türk Biyografi Enstitüsü’nün de kurulacağı vakti hasretle bekliyoruz.

- Bu güzel sohbet için teşekkür ederim.

Video Haberler

İntikam Almadan Durmak Yok Hür 10 Bölüm

İntikam Almadan Durmak Yok! | Hür 10. Bölüm

Aldatmak 64 Bölüm Fragman quot Sezai benden her şeyi saklamış

Aldatmak 64. Bölüm Fragman | "Sezai benden her şeyi saklamış"