Amel Etmiyoruz Amel Olmuşuz

Geçim etmeyi maaş kazanma gailesi sayıyoruz sadece. Yemeğimizi, kıyafetimizi, eşyamızı, kapımızı bacamızı kaştarmak için sadece maaş var çünkü elimizde. Elimiz ayağımız işleyerek geçim etmek ve kalbi, lisani ünsiyetle geçim etmek havsalamıza hiç giremiyor

Amel Etmiyoruz Amel Olmuşuz
Avuç Kaşık, Tahsin Yılmaz, Beykoz, Eylül 2018

Bildiklerimizle amel ettikçe bilmediklerimizi öğreniriz. Bunu musavver kılan “yapma bilgisi”dir. Yapacak kadar bilmek ve yaptığını bilmek yaptığın eşyayı da o eşyanın yapımını da bilmektir. Bunu bilmek o demektir ki yapılanların mukadderattaki neleri tulu ettireceğini, nelere tesir edeceğini, müteessirin neye kalbolacağını bilmektir. Akıbeti vekaiinden evvel vukuundan haber almak yani. İşte ”öğrenme bilgisi“nin temeli budur. İlim ilim bilmektir, ki o, ilim kendin bilmek demektir. Kendini bilmeyen bilmediklerini öğrenemez, bilmediklerini öğrenemeyen bildikleriyle amel de edemez. Kendinden geçmek yahut kendini bilmeksizin işlemek ile başına gelecekler belli olduğu halde onlardan bihaber davranmak… halimiz budur hazırda, şimdide, burada.

Bu idrak fesada uğradığı için mesleklerin fenaya uğramasını teknik ilerlemenin tabii neticesi sayıyor insanlar. Yenilik yeniliğe devrolundukça o esnada mesleklerin develanına vaziyet edemeyerek; meşgalenin akameti ve nihayet iptal olan o falanca meslekle intikal edebilir geleneğin/kültürün ölümü tabii bir icaptır diyor insanlar. Oysa zanaat/teknik… mezuniyeti muciptir.

Bildikleriyle amel etmeyen hal-i hazır insanların mahallelerinin başına ne geldiğini resmedelim mesela:

Okuldan döndüğümüzde, işten-güçten döndüğümüzde, emekli olduğumuzda ve hafta tatiline girdiğimizde kullandığımız evin yapıldığı yerler haline dönüştü mahalle ilkin. Evde geçmiyor geçim edişimiz. Geçim etmeyi maaş kazanma gailesi sayıyoruz sadece. Yemeğimizi, kıyafetimizi, eşyamızı, kapımızı bacamızı kaştarmak için sadece maaş var çünkü elimizde. Elimiz ayağımız işleyerek geçim etmek ve kalbi, lisani ünsiyetle geçim etmek havsalamıza hiç giremiyor… havsalamız almıyor değil, havsalamıza giremiyor çünkü ne demektir onlar bilmiyoruz. Ve dolayısıyla mahallede. Mahalle atalet yeri artık hepten. Otomobillerimizi ve bedenimizi uykuya çektiğimiz, yem tükettiğimiz, su harcadığımız, elektrik harcadığımız, çöp ürettiğimiz damların, dairelerin bina bina yükselerek kümeleştiği arazilerdir artık mahalleler. İskan etmiyoruz orada artık. Çünkü hiçbir meşgale cereyan etmiyor orada. Sadece belediyenin iştigal alanı durumunda ancak mahalle.

Bir mahalle orada ikamet edenlerin işliklerine ve çarşılarına sahip değil komşu da değil. İkametinizle iştigaliniz içiçe olmaya şartlı değilse bile komşu yakınlığı teşkil etmesi sayesinde münasebettar olmalı ki mahalle hüviyeti husule gelebilsin. Bu vaki değil ve keza işte de ikamette de herkes yabancıdır bundan böyle. İçine otobüs durakları girmiş mahalleler var artık. O andan itibaren orada mahalle yoktur. İki mahalleden de teğet geçen yola değil, artık mahallede fırlanıp diğer mahalleye ve yine diğer mahalleyi dolanarak öteki mahalleye giren otobüs hatları açılıyor, isteniyor, işletiliyor. Onlar mahalle değil demek için yeterli sebeptir bu. Çünkü bu sonucu intaç ve hükmümüzü istinbat ettiren birçok fesadı teşhis edebiliyoruz evvelisinde.

Hanen yok, mahallen bile yok, ne geleneği ne kültürü! Mahalle… peh, han önü mü ne! Hane… peh yol geçen hanı mı ne! (08 Ekim 2018)

Yazarın Diğer Yazıları

Şehir, Yönetimin Konusu Değil Yönetenin Ta Kendisidir

Aday Seçilen

Murat - Mürted - Mir'at

Para Nedir?

Siz Yazmış Olun

Niye Bu Hale Düştük?