Canilik Avrupalıların DNA'sında Var

Kendilerinin "insan" olan Hazreti Âdem'in soyundan değil de, "maymundan" evrimleşerek bugünlere geldiğini düşünen Avrupalılar ve onların dünyaya yayılmış olan torunları tabii ki katil, cani, hırsız ve acımasız olurlar. İnsanlıktan nasibini almamış bir geni taşıyan Avrupalılar, kendilerinden başka herkesi aşağı, adi, basit, hayvansı olarak görürken; aslında aynada kendilerine bakıyorlar.

Daha önce benzerlerinin yapıldığı "Buz Adam - Der Mann aus dem Eis - Iceman" filmini seyrederken bunları hatırladım. Hayvanlar gibi davranarak çocuğunun yanında çiftleşen ana-baba, doğan çocuğunu kutsamak için şamanın vaftiz etmesi (günümüzde yaşanan hıristiyanlık, paganizmin dönüşmüş halidir), konuşmayı bile bilmeyip birbirleriyle homurtularla (Rhaetic - Rhaetian lisanı olduğu iddia edilen bir dille) anlaşmaları, köye baskına gelen haydutların çocukları bile acımadan yakarak katletmeleri; daha sonraki asırlarda yaşayan Avrupalıların yaptığı canilikleri bir film şeridi gibi hayalimden geçirdi. Eh, "maymundan evrimleştiğini düşünenlerin ataları" da tabii ki böyle yaşamışlardır. İnsan olmayı 21. yüzyılda bile öğrenemeyen Avrupalılar ve soydaşları, günümüzde bile "düşman" olarak gördükleri herkesi ezip, öldürüp, sömürüp, katledip; dedelerine "layık" olmaya gayret ediyorlar.

Zaten dünya üzerindeki "seri katillerin" listesine bakarsanız, yüzde 95'i hatta daha fazlasının Avrupalı, biraz daha özeline inerseniz Avrupalı Anglo-Saksonlar olduğunu görürsünüz. Avrupalıların genlerinde bozukluk var. Gerek güneydeki Yunan ve Romalılar, gerekse kuzeydeki Kelt ve Vikingler'in hepsinin tarihine gözatınca, kan-vahşet-dehşet-soygun-hile-kandırmaca olduğunu net olarak görürüz. Acımasızlık Avrupalıların DNA'sına öylesine işlemiş ki, zamanla kuşaktan kuşağa geçerek günümüzün modern insanına kadar ulaşmış. Bu tespite sadece savaş ve polisiye olaylara bakarak varmadım. Ticaretten ekonomiye, teknolojiden sanata kadar hangi sahaya projeksiyon yapsak, acımasızlığın, insafsızlığın, bencilliğin zirve yaptığına şahit oluruz.

Avustralya'da Aborijinleri, Yeni Zelanda'da Maorileri, Kuzey Amerika'da Kızılderilileri, Orta ve Güney Amerika'da Mayalar, İnkalar ve Aztekleri, Uzakdoğu'da Çinlileri, Japonları, Korelileri, Orta Asya'da Türkleri, Hindistan yarımadasında Hintli, Peştun, Keşmirli, Afgan, Pakistanlı, Afrika'da her türlü zencileri katleden, sömüren, esir eden, köle yapan, dinini ve medeniyetini zorla değiştirenler sadece Avrupalılardır.

Sporun hangi alanına bakarsak "Avrupalı beyazlar adına yarışan zenci, Arap, Çinli, Kızılderili, Maori, Aborijin, Ermeni, Fars, Hintli" vs görürüz. Bu örnek bile Avrupalıların bencilliklerini net olarak gösterir. Hep kazanmak, hep ileri gitmek, hep galip gelmek, hep ezmek, hep öldürmek isteyen günümüz Avrupalıları bu hasletleri cani ve insafsız atalarından almıştır. Bunu da utanmadan romanlarında, filmlerinde, tiyatro oyunlarında marifetmiş gibi anlatırlar. Bakınız: Belçika-İtalya yapımı Remus Romulus (2018) filmi, Almanya-Belçika-İsviçre yapımı Buz Adam (2017) filmi, Fransa-İspanya yapımı Koku: Bir Katilin Hikayesi (2007), ABD yapımı M.Ö. 10.000 (2008), Michael Haneke'nin filmleri, Vikingler dizisi, Spartacus dizisi, Şekspir'in piyesleri, Michael Crichton'un Korsan Günlükleri anı-romanı, Dee Brown'ın Kalbimi Vatanıma Gömün anı-romanı, Wilbur Smith'in Afrika üzerine yazdığı bütün romanları...

Atalarının "maymundan" geldiğine inananlar bugün hâlâ hayvansı içgüdülerini önplanda tutarak yaşıyorlar. İntikam, açgözlülük, insafsızlık, tatminsizlik gibi duygularla hareket ederek, "kendilerinden" olmayan herkesi acımasızca eziyorlar.

Atalarının "insandan" geldiğine inananlar ise, maymunların torunlarının baskısı altında yaşıyor, kendi geçmişlerinin asaletiyle değil, maymunsuların emperyalist emellerine yardım için yalakalık yapıyorlar. Halbuki bir hatırlasalar, "biz insanız, biz Âdem ve Havva'nın torunlarıyız ve biz asiliz" diye düşünmeye başlasalar yeryüzüne yeniden adalet ve huzur gelecek. Maalesef at izinin it izine karıştığı acayip bir zamanda yaşıyoruz.