Sosyal Medya bir hastalık mıdır?

Bizler kitapların büyüsünü unuttuk, onun yerine facebook büyüsüne kapıldık. Bizler dergilerin kapaklarını yitirdik, onun yerine instagram bulduk.

Sosyal Medya bir hastalık mıdır

Eskiden kütüphanelerin yolunu bilirdik, kitapçıları dolaşırdık. Şimdi elimize aldığımız yeni ne kitap var ya da gittiğimiz hangi kütüphane var? Şimdi, yoksa varsa internet var; yoksa varsa sosyal medya var. Bizler kitapların büyüsünü unuttuk, onun yerine facebook büyüsüne kapıldık. Bizler dergilerin kapaklarını yitirdik, onun yerine instagram bulduk. Yeniliğe karşı değilim, değişimi istemiyor değilim ama sizlere sormak istiyorum bu değişimin bizlere nasıl bir faydası var? Sakın bana hızlı bilgi, doğru bilgi diyerek savunma gafletinde bulunmayın, sakın. Eskiden bilgiye ulaşmak çok mu zordu da şimdi kolaylaştı? Eskiden doğru bilgiyi almak imkansızdı da şimdi mi mümkün hâle geldi? Sakın, sakın bana eskiyle kıyas yapmayın.

Sosyal medya denilen illet gençlerimize bulaştığında eğitimle iyileşeceklerini zannettim ama yanılmışım. Hastalık o kadar hızlı yayıldı ki doçentlerimizi, profesörlerimizi bile etkisi altına aldı. Önce yazarlarımızı, düşünürlerimizi ele geçiren illet medya aracılığıyla tüm topluma oradan internete ulaşan tüm insanlığa yayıldı. Hastalığa duçar olan bizler ise illeti keşfedemeten baş tacı yaptık.

Sosyal medya facebook olsun, twitter olsun, instagram, pinterest falanı filanı olsun hepsi tehlikeli birer iletişim aracıdır. Bunu rahatlıkla söyleyebiliyorum; çünkü benden ne istediğini ve benden neler çaldığının farkındayım. Hayalimi çalıp kendi hayali yapıyor, umutlarımı alıp kendi umutları yapıyor. Fikirlerimi yiyerek şişman adam gibi büyüyor büyüyor ve yaşadığım alanı kaplıyor. Elbette bu hastalığın içinde olanlar benim anlattıklarımı anlamayacakları gibi sözlerimi safsata ötesi görecekler. Deli kendisinin değil dünyanın delilik içinde olduğunu bilir.

Sosyal medya içindeyken kendi bulundukları hesabı büyüttüklerini zannediyorlar. Artan takipçi sayılarını gördükçe; resimlerin, yazıların milyonlarcasıyla paylaşıltığında keyifleniyoruz ve zannediyoruz ki farkındalık yarattık. Fenomen olan (-olmayanlar bile) sosyal medya ikonları takipçilerini yönlendirdiğini zannederler ama gerçek bu şekilde değil. Kendisini denizde olduğunu zanneden akvaryum balığı gibidir onların yaşamı. Küçücük bir akvaryumdur tüm dünyaları ama kendilerini sanırsın okyanusda gemi yüzdürürler.

Çoğu zaman bilmek yerine yalanlar içinde yaşamak isteriz. Alkol, daha zayıf olanlar ise daha farklı maddeler kullanarak yalan dünyalarını gerçeğe dönüştürürler. Bir süre sonra hayallerin gerçeğin ta kendileri olurlar ve diğerlerin ise yalan. Gerçek ve yalan yer değiştirmiş, hatta içiçe geçmiştir. Tekrar neyin gerçek neyin yalan olduğunu anlamak için rehabilitasyon merkezlerine, psikologlara gideriz. İnternet ve onun oyuncağı olan sosyal medya kullanımı (-tabiki diğerlerini de bundan ayrı tutmuyorum) alkol vs. madde kullanımı gibidir. Yalan ya da daha hafif ifadeyle toz pembe dünyalarını gerçek miş gibi yaparak dünyamızı değiştiririz. Sonrasında ise alkolik bir nesil.

Bu hastalık yeni olduğu için sizlere sağlıklı bir çözüm önerim yok. Elbette tamamen kullanmayı kesmek çözümün kendisidir ama bunun yapılabilmesi imkansız gibi bir şey. Belki kullanımın azaltılması bir yöntem olabilir; fakat bu tarz iyileşme metotların tam tersi etki yaptıkları da olmuştur. Kendini kontrol ettiğini zannedersin ama bataklığın içine saplandığını göremezsin. Güzel şeyler olmuyor değil; Dünya Sağlık Örgütü internetteki bağımlılığı bir sağlık sorunu olduğunu kabul etmiş ve tedavi edilmesi gerektiğini öngörmüştür. Sorun şu ki hiçbirimiz bunun gerçekten bir sağlık sorunu olduğunu kabul etmeyiz. Belki başkaların sorunu vardır ama kendisinin asla.

İnternete girmek hastalığa açılan bir kapıdır. Bunun devamında ise sosyal medya hastalığın kendisi olmuştur. Bunun tehlikeli boyutu çocuklarımızın internet oyunların ötesine geçmiştir: "Ben bir medyakoliğim. Bırakmak istiyorum."

Devamını okumak için tıklayın (Evet, Sosyal Medya bir hastalıktır!).