Neden Hayal Etmiyoruz?

Steve Jobs bizlere bilgisayarları cep telefonu boyutuna getirdi, Siri ile tanıştırdı. Elon Musk ise bizlere uçan arabaları verebilir. Tesla’yı uzaya göndermesinin sebebi insanlığın hayalinin bitmeyeceğinin bir çeşit nişanesidir.

Her şey önce hayalle başlar. Hayal etmeden bir şeyler icat edilemez. İzlediğimiz bilim kurgu filmleri hayallerden beslenir. İnsan bu hayalleri gerçekleştirmek için araştırma yapmakta. Fakat son yıllarda özellikle ABD'de yapılan tartışmalar insanoğlunun hayallerinin bittiği yönünde. Bunun sebebi olarak da sosyal medya gösterilmekte. Mühendisler Facebook’ta reklama nasıl tıklanacağı / tıklattırılacağı üzerinde kafa yormakta. Twitter’da ise 140 (şimdilerde biraz arttı) karakter ile daha çok şey nasıl yazılır üzerinde çalışan gençler; hatta instagram’da daha iyi kedi resmi nasıl çekileceğini gösteren kitle insanlığın hayallerini ve bu hayalleri gerçekleştirecek genç mühendisleri sonlandırıyor. Kıyısından köşesinden bizim de yaptığımız bu tartışma ABD’de daha üst perdeden yapılmakta.

Yapay zeka ya da katil robotlardan önce insanlığın sonunu sosyal medya getirecek. Sosyal Medya üzerinde yoğun bir şekilde düşünen insan keşfedilecek şeyleri bıraktı. Sanatçılar ise (doğal olarak) kendilerini sosyal medyayı eleştirme üzerinde kurguluyorlar. Çekilen eleştirel sinema filmleri (örneğin Black Mirror) bizlere sosyal medyanın topluma açmış olduğu yaraları göstermekte. Bizim çocukluğumuzdan kalma Uzay Yolu, Star Wars, Star Gate vb. filmler çok fazla ilgi çekmemeye başladı. İnsanlık hayal etmekten mi vazgeçti? Hayır! İnsanlık hayal etmeye devam ediyor; ama hayallerini iyi bir youtuber olmak için harcamakta, follower kazanmak için yapmakta. Mühendisler ise sosyal medya sahiplerinin daha çok kazanabilmeleri için zaman harcamakta.

Tamamen kötü bir durumda değiliz. Şöyle ki iletişim araçlarının gelişimi, uydular üzerinden haberleşmemiz, parmağımızın devamlı sanal klavye üzerinde durması, 3D platformların yaygınlaşması güzel gelişmelerden bazıları. Bizler için müthiş bir bilim kurgu fantezisinin gelişimi olarak görülen bu şeyler ABD için basit birkaç şeyden ibaret. ABD’deki toplum mühendisleri özellikle II. Dünya Savaşı’ndan sonraki ABD’nin hayalini süsleyen ışın silahlarını, görünmez kalkanları, hipersonik seyahat gerçekleştiren uzay gemilerini, solucan deliklerini, diğer sistemlere gidip koloniler kurmayı hayal etmekten vazgeçmek istemiyorlar. Elbette bilgisayarların gelişimi, uyduların yenilenmesi, görünmez bir ağ ile dünyayı saran teknoloji hafife alınan değişimler değil; fakat bir durgunluk dönemine girildiğini ve bir an önce bu durağanlıktan kurtulmaları gerektiğini söylüyorlar.

 

Tekrar Hayal Etmeye Başlamak

Bazen yapmak söylemekten daha etkilidir. Ve Elon Musk böylesine basit işleri bırakıp gözünü uzaya dikti. Hatta çalışmalara başladı bile. Uzaya roket gönderip güvenli bir şekilde dünyaya inişini sağladı. Öncelikle enerji sorununu kökten çözecek güneş enerjisini bizlerin hatırlamasını sağladı. Sadece elektrikle çalışan konforlu otomobiller yaptı. ABD ve Avrupa’nın merkezi yollarında güneş enerjili şarj cihazlarını kullanarak ücretsiz olarak elektrikli otomobilleri şarj etmesini sağladı. Fosil yakıtla çalışan dünyanın kaynaklarını tüketen otomobillerden vazgeçilebileceğini bizlere Tesla’sı ile gösterdi.

Elon Musk konuşmuyor, yapıyor. Onun hedefi büyük. Gözünü Mars’ta koloni kurmaya dikti. Öncelikle uzay gemileri inşası ile başladı. Diğer taraftan güneş enerjisi ile hayatın devam edebileceğini gösterdi. Steve Jobs bizlere bilgisayarları cep telefonu boyutuna getirdi, Siri ile tanıştırdı. Elon Musk ise bizlere uçan arabaları verebilir. Tesla’yı uzaya göndermesinin sebebi insanlığın hayalinin bitmeyeceğinin bir çeşit nişanesidir.

ABD olsun, Avrupa olsun tüm bu gelişmiş ülkeler büyük hayallere sahip. Hatta tökezler gibi olsalar bile Elon Musk gibilerini çıkartmayı bilirler. Çünkü bu devletler tarihe büyük izler bırakmak istiyorlar. Peki ya bizler ne yapmak istiyoruz. Bizler hâlâ sosyal medya denilen bataklıkta yüzmeye devam mı edeceğiz? Bizler hâlâ bugün ne yedim, bugün nereye gittim, bugün en güzel fotoğrafları çekip sözde takipçi kazanma peşinde mi olacağız? Sorular sorup duruyorum. Cevabını alamayacağım sorular. Şu an bana hak veren sizler biliyorum ki birkaç dakika sonra o bataklık içinde kalmaya devam edeceksiniz. Ve asla bilemeyeceksiniz bize iletişim diye yutturulan bu şeyler içinde kaldığımız sürece hayal kuramayacağımızı. Hayal dediğimiz şey ise sadece oyun ve oyalanmadan ibaret kalacak. Geçmiş zaman beyhude olacak. Bizim hiçbir zaman Mars’a gitmek ya da ışınlanmak gibi uçuk sayılacak hayallerimiz olmayacak mı?

Son olarak şunları söylemek isterim. Hayal ettiğimiz şey için bir şeyler yapıyorsak o şey gerçekten hayaldir; yoksa sadece masaldır/safsatadır.