‘TC’ “Türkiye” değildir!

“Bu Ülke”nin adı Türkiye’dir…
Yeniden “Türkiye”dir artık… yine, yeniden…
Selçuklu ve Osmanlı neyi ifade ediyorsa; ne eksik, ne fazla, tam da odur.
Türkiye”;
önüne herhangi bir sıfat, ardına bir tamlama gerekmeden
tek başına en çok şeyi ifade eder: medeniyet, coğrafya, meşruiyet, ilh.
Tüm eklentiler onu indirger…
Türkiye Cumhuriyeti,
Türkiye’nin,
Selçuklu ve Osmanlı’dan kalan son bakiyesinin o ahval ve şeraitte indirgendiği zaruretin hazin, masum adıdır.

“TC” ise bu zaruretin,
Misak-ı Milli’yi bile gözden çıkarmaya varmasının adıdır.

Misak-ı Milli’ye sahip çıkma şerefi “Bu Ülke”nin “Kürtler”ine aittir.
Emperyalistlere (kafire) karşı “ilk kurşun”u onlar attılar: Ayıntap’ta, Maraş’ta, Urfa’da…
Onun için onlar gazi, kahraman ve şanlıdır.
Sevr’i ilk yırtıp atanlar onlardır.

‘Kuvvayı Milliye’, “Bu Ülke”nin anti-emperyalist “Türkler”inin şerefidir.
Onlar, tıpkı “Bu Ülke”nin “Kürtler”i gibi,
kafirle çatışmayı göze alan müslümanlar oldukları için Türktürler,
bizdendirler, gazi, kahraman ve şanlıdırlar.
Adları, uyduruk meydan muharebelerinde değil, göğüs göğüse çarpışmalarda geçtiği için şanlıdırlar. Onlar, madalyaları, Ankara’da madalya peşine düşmeyi zül addeddiklerinden,
Ve de zaten madalyaları,
“firarda” kaydını bir noktayla “kararda” yapanlar kaptıkları için
çoğunun esamesi okunmamış adsız kahramanlarımızdır bizim…
dualarımız onlarla…
Çerkes Ethem’in “Kuvvayı Seyyare”si YeşilOrdu’su…
Mustafa Suphi'nin Rusya’daki Osmanlı savaş esirlerinden oluşturduğu “Bolşevik Bölüğü”…
Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Danişmentli İsmail Efe…
Binbaşı Hakkı bey, Hacı Şükrü Bey, Ali Çetinkaya, Ali Fuat Paşa… v.d.

‘TC’,
TBMM milli devletinin yerine,
iktidarı gaspeden muhteris bir İT Cemiyeti heyetinin,
‘Kuvvayı Milliye’ye karşı örgütledikleri iç savaşın sonunda
emperyalistlerle “devlet olarak tanınma” pazarlıkları sonucu,
‘Kuvvayı Milliye’nin yırtıp attığı Sevr’in yerine
İngiliz eseri Lozan Teslimiyetinin imzalanarak
“saltanat ve hilafet”/devlet, şeriat/hukuk, medrese/eğitim, esnaf, tarikat, v.d. tüm müesseselerinin ilgası,
medeniyet iddiasını terketmesi ile
müslüman cemaatin kalpaklarını, sarıklarını, feslerini, çarşaflarını attıran,
tek derdi gavura benzemek olan
fötürlü oligarşik bir tek adam diktatörlüğü olarak kurulmuştur.

Bu medeniyetsizleştirmeye karşı çıkan
“Bu Ülke”nin “Kürtler”ini (Suriye’de ittihatçı Cemal’in açtığı yolda) asıp-kesip
(yetmezmiş gibi üstelik bir de emperyalist işbirlikçilikle lekeleyip)
“iç savaşları” örgütlemeye devam ettiler.
Hıyanet-i Vataniye Kanunu, İstiklâl Mahkemeleri, tetikçileri, tahrikçileri, sol/sağ bayrak gösteren örgütle(dikle)ri marifetiyle Dersim’de, Menemen’de, Maraş’ta, Sivas’ta
masum insanları bombaladılar, zehirlediler, taradılar, yaktılar…

‘TC’,
gözünü iktidar hırsı bürümüş, emperyalist vesayet işbirlikçilerinin tam 90 yıllık kimliksizleştirme sultasının rejiminin adıdır.
Bu sulta, her sıkıştığında
yeni bir “iç savaş” örgütleyip (türkçülük-kürtçülük, sağ-sol, laiklik-irtica, v.d.)
darbelerle vesayet rejimini konsolide etmeyi sürdürdü.
Vatandaşını düşmanlaştırıp, ötekileştirip, kırıp-geçirmeyi sürdürdü.

1960’ta “demokratik cumhuriyet” ihtimaline karşı tesis ettiği vesayet devleti ile
onbinlerce genci kırdı, hapishanelerde işkence tezgahlarında süründürdü,
türkü-kürdü, alevi-sünniyi emperyalist devlet pratiklerinden operasyonlarıyla birbirine karşı kışkırttı, kurşunla(t)dı, yaktı/rdı, katletti/rdi…

Doksan yıldır yıkanan beyinleriyle, zavallı Aleviler,
kendilerini bombalayan, yaktıranlarla beraber
kendilerini katletmekle, yakmakla suçladıkları “mürteci” sünnileri düşman bellediler.

“TC” vesayet rejimi,
Neo-con taşeronu, paralel devlet polis-savcısı,
“sivilimsi” ve DHKPC taşeron örgütlerin öncülüğünde,
“Muhaberat” ajanları desteğinde ortaya sürdükleri çoluk-çocukla,
“GeziZekalı”laştırdığı genç beyinlerle
bedavadan, kolayından “turuncu” darbeler tezgahlamaya kalkışıyor…

Bizde emperyalistlere kafir denir… kafir tek millettir…
tıpkı emperyalist kafirle çatışmayı göze alan ümmetin tek millet olduğu gibi…
Kafir, Osmanlı coğrafyasını “Türkiye” tesmiye etmiştir…

Evlad-ı Fatihan’a Osmanlı coğrafyasını,
ümmetimize ve tarihi yoldaşlarımız Ermeni ve Rum milletlerine buraları dar edip sürüp darmadağın edenler,
iktidarı kaybedince “Bu Ülke”yi bile gözden çıkardılar,
tam bir metamorfoza uğrayıp
yeniden kafirle beraber her oyunu tezgahlayan ex-patlara dönüştüler.

Biz, ya Türküz, ya da kafir; arası yok!
Bu, varoluşumuzla ilgili ciddi bir seçimdir…
Medeniyetimizi yeniden tüm müesseseleriyle yeniden idrak edip
devletimizi yeniden “Türkiye” kılmalıyız…
Sömürgeci, emperyalist “civilization” uygarlığın, “kültürün”, finans-kapital düzen/rejiminin siyonist, mason, anglo-sakson kurucu babalarından esinlenecek, ondan gereksineceğimiz hiçbir tanım yoktur…
BM, Evrensel (!) İnsan Hakları Beyannamesi, Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı, DB, IMF, uluslararası (!) bağımsız (!) düzenleyici kuruluşlar, güçler ayrılığı, etc. etc. etc.
Tümü, finans-kapital vesayet düzen/rejiminin,
halkların tercihlerine rağmen sürdürülmesinin teminatıdır.
Medeniyetimizde insanın vazgeçilmez, dokunulmaz 5 temel emniyet hakkı vardır:
Din/inanç, Can/yaşayakalmak, hayatını sürdürmek, Akıl/sağlık, Nesil/aile, Mal emniyeti (toprak hariç! o, gelecek nesillere ait çünkü) …

‘TC’ damgalı k/oyunlar
‘TC’ damgalı koyunlarla, emperyalist tayfanın oyunlarına artık gözümüz tok!
Küreselleştirmecilerin küreselleştirdikleri bu “köy”e
hala yüzlerce ulus, etnisite, mezhep, örgüt sığdırıp kapıştırmaya çalışanların oyunu da
artık kabak tadı verdi.
Bütün bunlar bitiyor artık…
Bu parantez kapanıyor…
“Bu Ülke”, “Yeniden Türkiye”dir artık… yine, yeniden…
I.Dünya Savaşı’nı tüm sonuçlarıyla yüz yıl sonra sona erdirecek inşallah!