Hangi Yalana İnanalım?

İki gün önceki haberde "Korkuteli'ndeki Selçuklu dönemi Taçkapı'nın restorasyonu felaketle sonuçlandı" diye üzüldük. Bugünkü haberdeyse "Tarihî eserlerin mimarî özellikleri bugünkü yapılara hatasız aktarılacak" diye sevindik. Karşımızdaki somut gerçeğe mi inanalım, yoksa bürokratların yalanına mı?

İslam Gemici - Serbest Gazeteci (Freelance Journalist)

10 haziran 2019 tarihinde birkaç farklı medya kanalında "800 yıllık tarihî kapı 'yepyeni' oldu" başlıklı bir haber yayımlandı. Bkz: NTV'deki haber için tıklayın.

Hürriyet'deki versiyonu için tıklayın.

Hürriyet'in tecrübeli muhabiri Ömer Erbil'in yaptığı habere göre, UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’ndeki Divriği Darüşşifası’ndaki Taçkapı'ya benzerliği ile meşhur olan, Anadolu’nun önemli eserlerinden Korkuteli'nin Alaaddin Camisi’nin kapısı artık yoktu. Hürriyet gazetesinin 14 Ocak 2016 tarihinde ‘Antalya’da restorasyon skandalı’ başlığıyla duyurduğu haberde, Vakıflar Antalya Bölge Müdürlüğü, Antalya Koruma Kurulu kararıyla Taçkapı'nın numaralandırılarak söküldüğü, özellikli taşların depoya kaldırıldığı savunulmuştu. Oysa aynı tarihte Taçkapı'nın taşları her türlü tabiat şartlarına açık olarak caminin etrafına dağıtılmıştı. Taşları çevreden alıp götürmek isteyenlere karşı bir bekçi dahi konulmamıştı. Meselenin ayrıntılarını yukarıda verdiğim linkten okuyabilirsiniz.

İşte bugün o kapının "restorasyonu" güya bitirilmiş. Evet, ortada yepyeni bir kapı var ama bu kapının orijinaliyle uzaktan yakından alakası yok. 16 mart 2017 tarihinde 480 bin TL (eski parayla 480 milyar TL) karşılığı yeniden ihale edilen Taçkapı'dan eser kalmamış. Anadolu tarihinin ‘sanat şahaseri’ olarak nitelendirilen 800 yıllık Taçkapı, günümüzün taze taşları ile ‘yepyeni’ olarak ziyaretçileri karşılıyor. Eh, tarihe yeni bir bakış açısı getirmeye çalışan seküler Müslümanların toplandığı Gri Parti'nin bürokratlarından da bu beklenirdi.

Tarihten Referans Alan Binalar Yalanı

Bugün itibariyle AA kanalıyla yaptırılan haberin başlığı ise şöyle: "Tarihî eserlerin mimarî özellikleri bugünkü yapılara hatasız aktarılacak." Bkz: Buraya tıklayın lütfen

İnsanın yalan söylerken bile yüzü kızarmıyorsa, bilin ki o şahıs politikacıdır. Seviyesizlikte ve seçim kazanmak için yapılan ahlaksızlıkta hudut tanımayan günümüzün yalancılarına "politikacı" deniliyor. Güya tarihî binaların orijinalliğini korumak için bir rehber hazırlanmış. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının verdiği bilgiye göre, millî ve tarihî yapıları andıran kamu binaları inşaa edilirken biçimsel tekrarlara ve taklit hatalarına düşüldüğü görüldü. (Bakanlığın bürokratlarını alkışlıyoruz, aferin onlara.)

Bu hataların yapılmaması, kültürün iyi okunarak, hassasiyetle gerekli çıkarımların (tespit denilmek isteniyor herhalde) yapılması ve eserlerin özelliklerinin bugünün mimarisine aktarılmasını sağlamak, kullanıcılarına kolaylık sunmak amacıyla Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un talimatıyla (zaten ya Bakan talimat verecek ya da Cumhurbaşkanı) "Tarihten Referans Alan Kamu Binaları Tasarım Rehberi" hazırlandı.

Haberin devamını okumaya gerek yok. Palavradan ibaret bir sürü boş cümle... Niye mi? Geçen haftalarda Bakan Kurum "50 bin konutluk yeni bir müjde" vermişti. Ancak aynı günlerde medyanın ekonomi sayfalarında "1 milyon 800 bin konut stoku" olduğu ve bunun da bir türlü eritilemediği haberleri vardı.

"Mademki 1 milyon 800 bin satılamayan boş konut var, bunun üstüne bir 50 bin konut daha niye ilave edilecek?" diye kimse sormadı. Sadece Büyükçekmece ve Beylikdüzü civarında benim görebildiğim kadarıyla binlerce konut bomboş durumda satılmak ve ikamet edilmek üzere bekliyor. Ama hayır, bu yetmez, Gri Parti'nin "çalışkan" bürokratları tükenmek üzere olan topraklarımızı betonla doldurmaktan bir an geri durmuyorlar. Durmasınlar, sonra da "Ankara'da, Antalya'da, İzmir'de ve İstanbul'da seçimi niye kaybettik" diye kara kara düşünsünler. Belki bir gün cevabını bulurlar bu sorunun...