Televizyona Çıkmak Marifet Değil

Günlerdir "televizyonda tartıştılar, kim yönetecek, o değil bu idare etsin, soruları önceden verdiler, otelde görüştüler, Fox TV otele dâvâ açtı, açacak" gibi ahmakça, toplumun aklıyla ve zekâsıyla alay eden saçma bir tartışmayla medya gündemi dolduruluyor. Şimdi de SP adayı Necdet Gökçınar "benim neyim eksik, ben de isterem elma yanaktan" diye ortaya çıktı.

İslam Gemici - Serbest Gazeteci (Freelance Journalist)

Televizyonda tartışan, tartışmayan; seyreden, seyretmeyen; 23 Haziran'da oy verecek olan, olmayan herkes bilsin ki, artık televizyona çıkıp da konuşmak kimsenin, özellikle de gençlerin umurunda değil. Televizyon hayatımızdan çıkalı çok oldu. Genç kitlenin deyimiyle ifade edersek, televizyonu sadece "ameleler" izler oldu. O "reyting şirketlerinin verdikleri sonuçların" hepsi yalan. 4-5 bin televizyona takılmış cihazla 80 milyonun üzerindeki koca bir ülkenin televizyon yayınlarının seyredilme oranlarının tespit edileceğini düşünmek için insanın aptal, gerizekâlı, kıt akıllı, cahil olması gerek. Ve maalesef başta politikacılarımız olmak üzere, ülkeyi idare edenlerin kafası hâlâ 1999 yılında kalmış durumda. Anket şirketlerinin yaptıkları araştırma sonucunda ortaya çıkan rakamlar dahi daha gerçekçi...

Binali abiyle Ekrem Müdafa'nın güya karşıkarşıya geldiği münakaşa programının olduğu akşam, ben televizyonun açma düğmesine dokunmadım bile. Çünkü o akşam seyredeceğim bir film vardı ve film bittikten sonra da o konuyla alakalı bir yazı yazdım. Bkz: https://www.alemihaber.com/yazar/islam-gemici/kurulu-duzene-karsi-savasan-deli-baltalar_361

O iki arkadaşın ne konuşacaklarını merak dahi etmedim çünkü ne söyleyecekleri zaten haftalar öncesinden belliydi. Türkiye nüfusunun gençlerden oluşan büyük kesimi de o akşam televizyonda Eko ile Binali abinin güya tartışmasını seyretmedi. Seyreden varsa da, ya yapacak işi yoktu veya çeşitli mecburiyetlerden ötürü şöyle bir bakıp geçmiştir.

Yapmayın, etmeyin sevgili politikacılar, idareciler, televizyonda gözükme meraklısı insanlar; o devir bitti. Televizyona çıkanlar ve onları seyredenler geçen yüzyıldan kalma kişilerdir. Yaşı 40'ın altında olanların kahir ekseriyeti televizyonda yayımlanan film ve dizileri bile seyretmezken, o kişinin horoz döğüşü danışıklı olarak biraraya getirilmesini merak bile etmediler.

Araya 20'şer dakika süren reklamların sokulduğu film veya dizileri gençler izlemezler. Onlar internetteki mecralardan ücretli veya bedava olarak "reklamsız ve kesintisiz" olarak seyrederler.

Siz hâlâ "televizyona çıkmadan önce gizlice görüştüler mi, nerede buluştular, dâvâ açarız, ne renk kravat takmışlardı, kırmızı kravatlısı millî, mavi olanı Yunanlıydı" ve benzeri aptalca şeylerle uğraşın. İstanbul halkı kime oy vereceğini, vermeyeceğini, sandığa gidip gitmeyeceğini zaten kararlaştırmış durumda. Halkın sizin gibi "boş işlere" ayıracak vakti yok. Millet işinin gücünün peşinde. Tabii anlayana...