Muğlak, Müphem, Meçhul

Zeka mahsulü olana karşıtlık zekadan müstahreç veya zekayı istimalen husule geldiği için mi olur hiç?!

“Hangi ihmalle kazanılmasını kaybettiğimiz” şeyi satın almak için hangi gailelerle kazandıklarımızı vermeye hazırsınız? Hayıflandığımız hallerden çıkma fırsatını kullanmasanız nereye doğru yuvarlanacağınızı bilmektesinizdir, bilebilirsiniz. Düşüp kalacağınız yeri elinizle koymuş gibi bulur görürsünüz sonunda. Fakat telafi fırsatını kullansanız faik bir sona çıkacağınız hiç de belli olmayacaktır.

Hak olanı aklen teşhis büsbütün… yani hakkın bütün içindekilerinin ve bütün dışındakilerinin tadadı ne nasstan ne tarihten istinbat edilir şeydir. Ancak hakkın içindekilere dair bir iki emsal sevap, emir, farz, vacip zabta geçirilmiştir. Hakeza hakkın dışındakilere dair günah ve haram da öyledir. İnsan hayatı o emir ve yasaklarda mutlak olmamak, yani ne bir eksik ne bir fazla kaydıyla mahdut olmayıp o hadleri ve mübahları kat kat aşan fiil ve takrirleri mündemiç, muhtevi, muhammil, muzammımdır. Ve yaratandan başkası vukuularından evvel onları bilmez. Anla ki başından geçmekte olanlarından kardığın istinbatlarından yapıp çattığın “ön aydınlatıcı, hep aydınlatıcı” cihazlanmayla hayatının nihai tecelliyatını keşfedemeyeceksin. Halin hesap günü bildirilecek sana.

Muğlak olan karşısında veya sayesinde mutmain olunamayan ise bu şekk ve şüphe; şüpheden, şekkten ari olmak, agahlık ne tarafa düşüyor peki?! Hal öyleyse halimizin hesap günü sarih tebarüz ettirileceğine iman niye mümkün olsun!?

Elbet bir şeyin “itaate layık ve itaatimizin o şey önünde muteber” olması dikkatini es geçen kişi öylece şaşar ve sorar. Seririni, menzilini anlayamadığın şeyin mümini de olamazsın, anlamak niye mümkün olamayacakmış, bal gibi tabi ki idrak edebiliriz diyenler bilsin ki; ahval alime ayandır. Ve alim olan ise sadece Allah’tır. Bize itaat yüklenmiştir.

İşbu burhan önünde muttaki kişiyi “din insanın bazı manevi boşluklarına karşılık gelen bir bütündür” diye eteğinden paçasından çekiştirenler çıkıyor ve gaybları “o meçhul addettiğin şey zaten muğlaktır” diye zihnini çekiştirerek saptırabiliyorlar. Zira itaat ve takva her şeyden evvel meçhul ve muğlak olanı gaybubetten tefrik edebilmeyi muktezidir. “La ilahe” demek meçhule ve muğlaka kapılmayacağım beyanıdır ki ancak o şartla “İllallah” demeye dili döner insanın yani gayba duhul eder.

“Her Şeyin Teorisi”nde bir datadan ibaret kılınmaya doğru sürüklendiğini gördüğü halde bir insan kat’i-kesin-sarih olanı değil fakat mesela izafiyet, ihtimaliyet, kuantum tezgahları yedeğinde değneklenmeyi yani muğlaklığı nasıl olur da ister ve tavsiye eder ve edinir, işletir?! Mezkür teori-tezgah övendireleri/özendirileri herbir(icik) insanı bir mass-things aparat olarak imal etme müstahzarına intaç ededurmaktaysa boşuna değil yani.

Dünyaya mensup insanlar imişiz! Değişim ilahi bir kanun imiş, fıtrat imiş! Masivanın baş efendilerinden rıza arayanlara bakarsak bir tür muğlak-malum telakkimiz ve “meçhul” muhasebemiz olacak elbet. Muarezeten bir telakki yok ama fi’l-asr. Ona telakki değil “iman” denir ve müminin tahsili “meçhul-malum ve müphem-maruf” teatisindeki isabet ve istikamet gaybı mukadderdir.

İstikbale yahut ahirete ilişkin zeka mahsulü olan bilgi nasıl ki muğlak ile müphem arasındaki farkı ve kimi yerdeki ikameyi/muadeleyi teşhis etmeyi gerektiriyor işte malum ile maruf arasındaki farkı ve kimi yerdeki ikameyi/muadeleyi teşhis de mühimdir. Zeka mahsulü olana karşıtlık zekadan müstahreç veya zekayı istimalen husule geldiği için mi olur hiç?!

Şimdi bi’daha düşünün; istenir şey / istenmez şey, mümkün şey / muhal şey, gerekli şey / gereksiz şey muhaverelerinizi hangi menzilde tekmil ediyor ve nisbeten iyi, kısmen iyi, şimdicek iyi diye takrirleriniz muğlakseverliğinizin yoksa müphemperestliğinizin yoksa meçhulperverliğinizin… hangi ahvalinizin karineleri oluyorlar? Mümin misiniz münkir misiniz herhangi takdiriniz ile mütemadiyen belli ediyorsunuz ama haberiniz olmuyor galiba.

Yazarın Diğer Yazıları

Şehir, Yönetimin Konusu Değil Yönetenin Ta Kendisidir

Aday Seçilen

Murat - Mürted - Mir'at

Para Nedir?

Siz Yazmış Olun

Niye Bu Hale Düştük?