Kimsin: Öğretildiğin Mi, Olduğun Mu?

Ölmen gerekiyorsa öldürülüyorsun. Gerekmediği halde ölsen, ancak “ölmemek için uğraşmacılık yolunda bir şanssızlık numunesi” teşkil ettiğin kadar birilerinin umurunda oluyorsun.

Kimsin Öğretildiğin Mi Olduğun Mu
"Dört Kafadar", Tahsin Yılmaz, Ağustos 2018, Beykoz

Kim olduğuma dair bildiklerim var. Kim olduğuma dair bana bildirilenler var. İkisi arasında birinin diğerini çarpıttığını düşündüren ve hiç durdurulamayacak olmasına rağmen doldurulmaya uğraşılan boşluklar var. Bu malumatın hem konusu hem nesnesi durmakta olan kişinin elinden gelen işin kıymeti var mıdır? İşinin kişiliğinden sadır olduğuna muttali değilsen bu suale cevap veremeyeceksin elbet. Hatta suali idrak edemeyeceksin. Yaptığın kimi tebarüz ettiriyor, yahut şöyle sormalı kendine; kim olduğun nerenden belli?

Çarpıtmaca/doldurmaca çekişmesini, didişmesini belli eden o boşluklar “işin sırası”, “iş vakti” geldiğinde oluşuyor ama sen “iş yapacağına mış gibi yaptığın” için “işi göremiyorsun”, boşluk doldurmaca oyalanmasına kapılıyorsun. İş göremiyorsun haliyle.

Bir varlığa sahipsin ama kişiliği haiz değilsin. Talimat alan ve tekmil veren, öğrenme ve takip becerisi olan bir canlısın sadece… sırf bu halin “sıra düzen işletilmekteyken gelişen, evrilen bir muhkem iradenin işine” yarıyor. Şöyle söylesek de olur: bir muhkem iradenin gelişerek evrilen işleyişi sırasında sırf bu yüzden yerin var. O sıralarda en konforlu yeri tutturmak ve akabinde de elinde tutmak yolunda yuvarlanıyorsun ölene kadar. Ölmen gerekiyorsa öldürülüyorsun. Gerekmediği halde ölsen, ancak “ölmemek için uğraşmacılık yolunda bir şanssızlık numunesi” teşkil ettiğin kadar birilerinin umurunda oluyorsun.

Hekim, mühendis, muallim, alim, hakim, kaptan, asker gibi icraına mezun olmak için bile bir ömür harcanası mesleklerde (!) iştigal edenlere bakın. Herhangi muhtar, müstakil, mütehassıs şahsiyeti taşıdıklarını telaffuz edebilir misiniz? Gördüğümüz sadece “tayin edilmişliklerinden mütevellit yetke” değil mi? Patates, mısır, arpa için tesviye edilmiş düzlükler ve o düzlüklerde hiçbir çukura, engebeye takılmayarak süren, eken, çapalayan, ilaçlayan, sulayan, biçen, toplayan, diden, öğüten ilahiri işleri seyyarından sabitine makinalar yapıyor artık... çiftçiliği yani mesela. Bu otomatizasyonun aparatlarından ne farkın var!

Sanatkar dediklerin arz-ı hirfetlerinden mi mütevellit yoksa iltifat ve himmet bahşedilmiş olmalarından mı sanatkar? Bu sualleri “yetişkin”, “anne”, “baba”, “dede”, “nine”, “abla”, “ağabey”, “dayı”, “hala”, “teyze”, amca”, “enişte”, “yenge”, “elti”, “görümce”, “kaynana”, “kayınpeder”, “dünür”, “dünürşü”, “bacanak”, “kayınbirader” sıfatlarını zikrederek de tevdi edebilirsiniz. Alacağınız, bulacağınız cevaplar nasıl cevaplar olacak acaba: “yaşı geldiği için” yahut “çocuk sahibi olunduğu için” yahut “yeğeni, kardeşi olduğu için” değil mi sadece?

Kimsin? Niye osun? Şöyle ki sana şu şu yüzden busun deniyor: o olmak için neyi, nasıl yapacağın telkin edilerek, şart koşularak, yansıtman yönlendirilerek, teşvik edilerek, tahrik edilerek, tembih edilerek belletiliyor sana. Alkolik, seksopat, hasta, suçlu, mazlum, mağdur oluşun bile böyle. Kala kala bi’tek hangi yoldan o ya da bu şey olacağına itaat etmek kalıyor sana. Sen de bir tercih yaptığına inandırıyorsun kendini. (29 Ağustos 2018)

Yazarın Diğer Yazıları

Şehir, Yönetimin Konusu Değil Yönetenin Ta Kendisidir

Aday Seçilen

Murat - Mürted - Mir'at

Para Nedir?

Siz Yazmış Olun

Niye Bu Hale Düştük?