Tayyip Abi Bu Yazıyı Okumaz Çünkü Çok Meşgul

Niçin, bir "kitap" ile dünyayı değiştirmesi emredildi âlemlere rahmet olarak gönderilen kutlu ve seçilmiş "İnsana"? Niçin ilk emir "oku" idi? Yüce Yaratıcı, insanları kendi yoluna dâvet için yolladığı Elçisi'ne daha farklı yetenekler veremez miydi?

Emperyalizm, bilinenin aksine, silahla değil kültür ve sanatla işgal edip sömürüyor.

Niçin, bir "kitap" ile dünyayı değiştirmesi emredildi âlemlere rahmet olarak gönderilen kutlu ve seçilmiş "İnsana"?

Niçin ilk emir "oku" idi?

Yüce Yaratıcı, insanları kendi yoluna dâvet için yolladığı Elçisi'ne daha farklı yetenekler veremez miydi? Mesela, iman eden her kişiye bir kese altın veya bir saray yahut 100 adet deve ya da dokunduğu her şeyi iyileştiren şifacılık, ne bileyim örneğin duvarlardan geçmek veya kuşlar gibi uçmak... Fakat Allah öyle yapmadı, bir kitap verdi, sadece bir kitap. Niye acaba? Hiç düşündük mü?

 

"Çocuğumu Kurtarın" Diye Feryat Eden Anne

Yasadışı terör örgütüne polis tarafından geceyarısı baskın yapılırken, evladını kurtarmak için dışarıda operasyonun bitmesini gözyaşları içinde bekleyen anne ve babalar, soru soran muhabirlere "çocuklarımızı şarkılarla, türkülerle, tiyatroyla, şiirlerle, folklor çalışmalarıyla, kitaplarla, dergilerle kandırdılar" diye dert yanarken, memleketi idare eden şahıslar bu sözleri neden duymadılar?

Köprüler, havaalanları, karayolları, toplu konutlar yaparak, asfalt ve beton ile ülkeyi imara çalışan hükümet; beyinleri, gönülleri, kalbleri imar için neden birşey yapmadı?

Çocuklarımız ve gençlerimiz 2013 yılında yaşanan "Gezi Olayları Faciası"nda sokaklara, meydanlara "kültür emperyalizminin tesirinde kalarak" döküldüler. Hükümetin milyonlarca, milyarlarca lira harcayarak yaptırdığı meydanlar, caddeler, sokak aydınlatmaları, köprüler, beton binalar tahrip edilirken, kültür emperyalizminin sonucunda gelinen "bu" facia haftalar boyu televizyon ekranlarında, gazete sayfalarında, internet haber sitelerinde sergilenirken, idarecilerimiz bu durumu niçin sadece bir "güvenlik" problemi olarak gördüler?

Hâlbuki mesele sadece polisiye tedbirlerle çözülecek kadar basit değildi. Şayet gönüller, beyinler, zihinler imar edilmiş olunsaydı; betona ve asfalta yatırım yaparken kafaların içi ihmal edilmemiş olsaydı, emperyalist devletlerin politik olarak yaptığı aşırı baskı, şantaj ve tehditlere karşı gençlik de sadece hamasî söz ve duygularla değil, bilgili beyinleriyle karşı dururdu.

Şimdi ABD, Avrupa Birliği, Rusya, Çin vb emperyalist güçler, ülkemizi ve coğrafyamızı tehdit ve işgal ederken, Türkiye'yi çıbanbaşı olarak görüp ezmeye çalışırken, halkın hükümete daha fazla destek vermesi için "imar edilmiş, kültürle aydınlanmış beyinlere" ihtiyaç vardı. Cepleri parayla dolmuş ama kafaları emperyalist güçlerin yönetimindeki sanal âlemin derinliklerinde kaybolmuş sarhoş gençlere değil.

 

İnternet Sadece İnternet Değildir

Gençlerin ve çocukların ağzına bir parmak bal çalarak, seçim kazanmak için ortaöğretimdeki öğrencilere bilgisayarlar dağıtılmaya başlandığı gün, gençlik işte o gün kaybedildi. Çünkü kontrol artık öğretmenlerin, anne ve babaların elinden alınarak internet evrenini yöneten "küresel güçlere" teslim edildi.

Aradan 10 yıldan fazla bir zaman geçmiş olmasına rağmen hâlâ bunun farkına varamayan kıymetli devlet büyüğümüz, bir sonraki genel seçimi kaybedeceğinin farkında bile değil. O hâlâ köprü, havaalanı, büyük park ve bahçeler yaparak milletin oylarını alacağını sanıyor ama işin aslı öyle değil. Şu anda karşısında "muhalefet" diye bir varlık olmadığı için seçim kazanıyor. Bir gün hakikaten muhalefet edecek birileri çıktığı gün, işte o gün bunun farkına varacak ama o gün sadece kendisi değil, bütün millet ve İslâm coğrafyasındaki ezilen halklar da kaybetmiş olacaklar.

 

Oltayla Kaplan Avına Çıkılmaz

Her mahalleye İmam Hatip Lisesi açmakla, yasak savmak bâbından 3-5 kitabı belediyeler ve Kültür Bakanlığı vasıtasıyla bastırmakla, "genç sinemacıları teşvik ediyoruz" kandırmacasıyla her ay bir salaş film festivali düzenlemekle, 8-10 TL ödüllü roman-hikâye yarışması tertip etmekle kendinizi rahatlatamazsınız ey devleti idare eden sayın büyükler!

O "sipariş" ve "bedava" kitaplarınızı ve dergilerinizi okuyan yok. Gençlerimiz, o içi boş ve kalın kitapları okumak için değil, sıcak çaydanlık veya yemek tenceresi masayı zedelemesin diye nihale olarak kullanıyorlar.

Yine "sipariş" üzere yapılan filmlerinizi "ücretsiz" ve boş sinema salonlarında seyretmek yerine, cep telefonlarından youtube videoları izliyorlar.

 

16 Yıl Bekledim

Bu yazıyı kaleme almadan evvel tam 16 yıl ümitle bekledim. Hep "bir gün iyi olacak" diye içimde bir umut ışığı yanıyordu. Eğer 16 senede yapamadıysanız geçmiş olsun, bundan sonra hiç yapamazsınız. Çünkü çimentoyla, asfaltla uğraşırken treni kaçırdınız.

Bu kadar süre boyunca başka bir parti iktidarda olsaydı, mesela Komünist Parti veya Batı'ya Hayranlık Partisi ya da Büyük Laik Partisi; gençlerimizin çoğu ya komünist veya hıristiyan yahut da anadili gibi Latince bilir hale gelmiş olurlardı. Bakınız: Türkiye'de Tek Parti Dönemi...

 

Dünyayı Kültürle Yönetebilirsiniz

Geçenlerde İstanbul'da tramvayla Beyazıt yönüne gidiyorum. Üç tane Arap aralarında Fransızca konuşuyorlardı. Dehşete düştüm. Kendi aralarında bile yabancı lisanla konuşan aynı milletten insanlar. Bu nasıl bir işti? Türkler asırlar boyunca Arap ülkelerinde idareci oldular, tek kelime bile Türkçe öğretmediler fakat aynı ülkeleri 30 yıl boyunca işgal eden Fransızlar herkese Fransızca öğretmişlerdi. Hatta kendileri oradan çekildikten sonra bile Fransızca geleneği devam edegelmişti. Bu nasıl bir eziklikti? Biz mi aptal bir millettik yoksa Fransızca o konuşan o topluluklar mı fazla uysal koyundu?

2016 yılında Brezilya'da düzenlenen yaz olimpiyatlarını takip ederek İstanbul'a dönen bir spor muhabiri "Brezilyalı sıradan insanlar, Portekiz'i dünyanın en mühim ve güçlü ülkelerinden biri sanıyorlar. Çünkü Portekizce konuşuyorlar" demişti. İşte kültür emperyalizmi budur. Gerçekte ne olduğun değil, nasıl göründüğün önemlidir.

Geçenlerde metrobüste yanımda duran bir delikanlının cep telefonu ekranında üç hilâl fotoğrafı vardı ama gencin üstündeki beyaz tişörtünün göğsünde İngilizce olarak yazılmış ahlaksızca anlamı olan bir cümle vardı. Sloganlarla doldurulmuş beyinler, anlamadığı kelimeleri tekrar eden papağanlara benzer. Hâlbuki ateist bir kişinin cep telefonunun ekranında Kâbe resmi bulunmaz çünkü o kendi inancının ne anlama geldiğini bilecek kadar kültürlü ve ideolojisine de bağlıdır.