"Zeus, tanrıların tanrısı. Pagan ilahları arasında en korkulanı ve saygı duyulanı. Zeus, yok oluşuna karşı tanrıların hepsinden daha fazla direnç gösterdi. Tıpkı yerine geçtiği eski tanrılar gibi, ışığının söndürülmesine hiddetlenip savaşı başlattı."
Doktorun sesi duyulur: “Yuvamı, kendi isteğimle darağacında kurdum!” Kendisi de bir muhteris olan Lecter, polise ikazda bulunuyor. Ancak gözünü para ve şöhret hırsı bürümüş olan dedektif bu sözü anlamazlıktan geliyor.
Film ilerledikçe, Michael’ın ifadelerinden anlıyoruz ki, “Petrol Karşılığı Gıda” programı Irak’ın içine BM tarafından sokulmuş bir Amerikan Hançeri’dir ve ortada çeşitli politik dolaplar dönmektedir.
Milay Köktürk: "Bu yazılar, geçmişin ideolojik çağlarında yaşayanlar yahut ideolojik olarak bilinçlenmek isteyenler için yazılmamıştır. İdeolojik zihinlerin buradaki çözümlemelere zaten ihtiyacı yoktur."
Kütüphanemdeki kitapları tasnif ederken, D. Ahsen Batur'un yayımladığı eserler yanyana geldiklerinde rafa karşıdan bir baktım ve utandım. Bir de hatırıma "Deli ve Dahi - The Professor and the Madman" filmi geldi.
Bazen film seyrederken üzülüyorum, hatta yarım bırakıp kapatıyorum. Özellikle de başarı öykülerinin anlatıldığı yabancı filmleri izlerken...
Dünyanın her tarafını gezip ve her memlekette uzun süreler boyunca kalıp da toplumları ve fertleri ayrı ayrı tanıma imkânımız olmadığına göre, üretilen sanat eserlerinden yola çıkarak ortalama bir sonuca varılabilir, diye düşünüyorum.
Bir zamanlar bu memlekette gerçek mânâda kitap okuyan insanlar vardı. Basılan kitap miktarı azdı ama muhteva olarak kaliteliydi ve vatandaşlarımız kitabı sadece satın almaz aynı zamanda "okurlardı".
