Sosyal Medya Kime Karşı?

Sosyal medya platformları nasıl ki birbirine karşı olup gelen, gönderdiğine karşı olduğunu belli etmişse, her yeni nesil bir önceki proje ile karşı.

Sosyal Medya Kime Karşı

Sosyal medya olarak sınıflandırdığımız web projeleri örgüt, cemaat, topluluk yapısı ve etki ettiği çevrelerin gücü nispetince farklı isimlerle tanımlanan platformların toplumlar üzerindeki etkisini görmemek ‘karşı’yı hafife almak olacaktır. Bu hataya düşmeden önce geleneksel medyanın neden sanallaşmaya karşı direndiğini anlamamız gerekiyor. Basılı medyanın değişimin karşısında durması ya da değişimin şartlarını haklı olarak kendisi tarafından belirlenmesini istemesinde bir sakınca yok. Sakınca yok diyorum; çünkü bugüne kadar yapılagelen uygulama, kanunların büyükler tarafından belirlenmesidir.

İnternetin araçları yeterli seviyede ucuz olmamasından ulaşılan kitlenin azlığı ile belli bir çevrede sınırlı kalması geleneksel medyanın günümüzde hâlâ gücünü koruyabilmesini sağlıyor. Tabletlerin çıkış amacının gelecekteki yeni medyaya biçilen rolden kaynaklanıyor; fakat rol alan ve rol verenler arasındaki anlaşmazlıklar, genelde internet kanunundaki belirsizlikler, özelde hak ve hürriyetlerin korunmasındaki anlaşmazlıklar yeni medyanın rolü sahiplenmesine engel olan açmazlardan birkaçı. Bu kargaşa içinde ise yeni medya belli bir kalıp içine konulmadan büyümeye devam ediyor.

Sektörün genişlemesi yeni oyuncuların ortaya çıkmasına sebep oluyor. İnternet medyası tanımına yeni anlamlar yükleyen ve kanunlar içinde kendisine yer edinecek olan bu oyuncular da hak elde edecekler. Kavganın diğer bir nedeni olan yeni oyuncuların bu yeni oyuncakları internet medyasının sesini sosyal medyayı etkili bir şekilde kullanabilmesiyle yükseltmeyi başarıyorlar.

Sosyal Medya, kendisini yapılandıran ‘proje’ kapsamında güçlü bir kitle oluşturup dikkatleri üzerine çekmeyi başardı. Bu farklı alanlarda farklı şekillerde büyüyen kitleleri gören internet medyası açılan her bir projede yer alarak cılız medyanın sesine güç atfettiler; fakat sosyal medya ile yapılan bu işbirliği internet medyasının geleneksel medyanın yerini alacağı anlamına gelmediğini (şimdilik) hatırlatmak isterim.

İnternet haberciliğinin sihirli değneği olan sosyal medyaların bu cılız gücünün kaynağını oluşturan kullanıcılar albüm, hatıra, blog, chat vb. amaçlarla platformları besleyerek bulunduğu alanın büyümesini sağlıyorlar. Amaç sadece iletişim olsaydı msn gibi platformlar kaybolmazdı ya da amacın sadece albüm olduğunu düşünseydik picasa gibi platformlar ön plana çıkardı. Skype, önceki yazımda belirttiğim gibi “arkadaş arıyorum, arkadaş” ile farklı kişiler ile iletişime geçme olanağı verdiğinden msn gibi dev bir platformun yıkılmasına sebep oldu. Aynı şekilde FaceBook platformunun diğerlerine yaptığı gibi... FaceBook duvar yazısının chat yazılımından daha çok kullanılmasının sebebini başka türlü nasıl açıklardık?

Sosyal Medya etiketi altına giren bu tarz projelerin beğeni toplayarak hızlı yayılması son bulmayacak sadece farklılaşarak, belki farklı isim alarak her zaman kullanım alanı bulacaktır. Sosyal Medyanın temelleri internetten çok daha önceleri atıldı. Proje olarak ilk, Fransız devriminde uygulandı; fakat hemen sonrasında sekteye uğradı. Soğuk savaş döneminde tozlu raflardan indirilip yeniden uygulanmaya başladı. Projenin başarıları bazı yenilgilere (İran devrimi, Küba’nın kaybedilişi gibi) rağmen rafa kaldırılmayacak kadar değerli olduğunu gösterdi. Günümüzde teknolojinin geldiği noktada proje pratiklik ve esneklik kazanarak bazı kuvvetler tarafından güçlü bir argüman (silah) oldu.

Sosyal Medyanın kaynağını insanlar oluşturuyor. Kaynak az ve bunun için ilk hedef okuryazarlık oranının arttırılması oldu. İnternet altyapısı tüm hızıyla devam ediyor. Ortak Wi-Fi alanları ile ücretsiz internet hizmetleri sunuluyor. GSM operatörleri tarafından ücretsiz kullanım hakkı tanınarak Sosyal Medya kaynaklarının yetiştirilmesi sağlanıyor. Bu yapılanlar tek başına yeterli değil ve kullanıcıların ilgi göstermeleri için projelerin zenginleştirilmesi sağlandı. Caps, Selfie gibi tanımlar çıkartılarak ilginin Sosyal Medyaya gösterilmesi sağlandı.

Bizler 0-1 lerden oluşan birer kullanıcı olduk. Değerimiz yaptığımız caps ile ya da çektiğimiz selfie ile ölçüldü. Birey olmamızın anlamını sanal duvarlarımıza yazdığımız yazılar ile ya da 140 karakterle attığımız twitle anlaşılır oldu. Fakat unutulan bir şey var Sosyal Medyayı besleyen bizleriz ve biz yoksak Sosyal Medya yok.

Hatadan kurtulmak için ya da koyun gibi sürü psikolojisinden çıkmak için ne, neden, niçin gibi soruların cevabını aramamız gerekiyor. Ancak o zaman insan olabiliriz ve ancak o zaman birey olabiliriz.