Hazine Olan Çöplük, Kitaplar

Bizim çocukluk dönemimiz her şeye rağmen şanslı bir dönemdi, kitaplarımız yoktu ama öğretmenlerimizin mesleğini kutsal görürdük.

"3 kitap 5 lira" yazısını görünce çok üzüldüm. Gerçekten çok üzüldüm. Ben çocukken babama yalvarmasam bile kitap istediğimi söylerdim. Arada aldığını hatırlarım ama benim için yeterli değildi. Zaten benim çokluk tek gördüğüm kitaplar okul kitaplarıydı. O zamanlar bile hocalarımız bize ders kitaplarını okutmaz kendi notlarını yazdırırlardı. Binbir zorlukla almış olduğumuz okul kitaplarını matbaadan çıkmış haliyle çöpe atardık. Sınıfımıza okul dolabı yapılacağını duyunca sevinçten ağzım kulaklarıma varmıştı. Sabırla dolabın gelmesini bekledik. Camlı, iki kapaklı ve tahtalarla bölünmüş olan dolabı görünce mutlu olmuştum. Hemen dolap sorumlusu seçildi ve kilit o kişiye teslim edildi. Fakat kitaplarımız yok. Bir sonraki günü bekledik ve bir sonraki günü; kitaplarımız yok. Sonraki günler sonraki günleri izledi ve ben artık sınıfa her girişinde baktığım o boş dolabı görmez oldum. Seneleri o boş dolapla birlikte bitirdik.

Diyeceksiniz okul kütüphanesi veya dışarıda başka bir kütüphaneye gitseydin. Kütüphaneler o zaman da vardı. Şimdiki gibi çok olmasa (bence hâlâ az) bile tek tük kütüphaneler vardı. Genelde üniversite çevresinde ve bana (otobüsle yaklaşık yarım saat uzaklıkta) en yakın yer olan Taksim'de vardı. Okulumuzda yoktu. Liseye gidene kadar tek tük kaçamakları saymasak, Taksim değil hemen bizim yanımızdaki Maçka parkına dahi gidemezdik. İzin verilmezdi. Gittiğimiz en uzak yer komşu mahallenin park alanları ya da okul bahçeleriydi. Bugüne bakınca yasaklara rağmen benim çocukluğum sokaklarda geçti. Şimdiki çocuklar gibi evin içinde mahsur değildik. Sokak sokak gezer oyunlarımızı oynardık ama kitap almak için bir kırtasiye, kitap okumak için bir kütüphane bulamazdık. Benim çocukluğum kitaplara olan özlemle geçti.

Kendi hayatlarına şekil vermeyenler başkaları tarafından şekillenir. Zamanla arkadaş çevreme, aileme ayak uydurdum. Kitaplardan tamamiyle uzaklaşmadım; fırsat buldukça kütüphaneye gittim, imkanım oldukça kitap aldım. Zamanla kendime ait küçük bir kütüphanem oldu. Ben kitapları çok sevdim. Onlara dokunmak, onları anlamak bana dayanılmaz bir hafiflik verdi. Her kitap okunmaz, bunu biliyorum. Mümkün oldukça okuduklarımı İslam süzgecinden geçirdim; genelde insan hayatına dokunan kitapları okudum. Kitaplar benim hazinem oldu.

Hazine olarak gördüğüm kitaplara başkaların yaklaşımını eskiden olduğu gibi şimdi de beğenmiyorum. Kitap herhangi bir eşya değildir. Kullan at değildir, yediğin bir yemek ya da içtiğin bir kola gibi hiç değildir. Diğer şeyler senin hayatını idame etmek için vardır; ama kitap seni sen yapmak için vardır. Onun için "3 Kitap 5 lira" tabiri beni üzdü. Toplumumuzun kitaplara olan bakışı beni hep üzmüştür ama o yazıyı görünce bir başka üzüldüm. Kitaplar ucuz olmalı, bedava olmalı, kolayca ulaşabilmeli; ama lütfen, kitaplara yaklaşımınız daha hassas olsun; bir annenin yavrucuğuna, bir maşukun maşukaya yaklaşımı gibi olsun. Abarttığımın farkındayım; siz böyle yapmayın; fakat kitapların bize verdikleri karşısında onlara olan ilgimiz, açken bir yemeğe olan alakamız kadar, bir yaz günü denize olan arzumuz kadar dahi mi olmasın? Evet olmasın! Sanat ferah ülkelerde doğar; bilim yaşam kalitesi yüksek olan yerlerde yaşar. Bizlerin kitap okumak değil, bizlerin birer futbolcuya, birer artiste ihtiyacı var. Bilim ile uğraşacak gençler değil para kazanacak insanlar olmalı.

Öğretmenlerimiz bile bizlerden vazgeçtiler. "Ben anlatırım, çocuk ister alır isterse almaz!" diyorlar. Dünyanın farkında olsaydı, kendisinin farkında olsaydı ona çocuk demezdik. Çocuk dediğimiz için yetiştirilmeye muhtaç. Çocuk olduğu için öğrenmeye aç. Bizler ne yapıyoruz, eline bir kitap alırsa elinden alıyor ayağına top veriyoruz ya da mikrofon veriyoruz. Futbol olsun diğer meslekler olsun, hiçbirini hafifsemek istemiyorum ama tüm yetenekler akıl varsa bir değerleri vardır. Bizim çocukluk dönemimiz her şeye rağmen şanslı bir dönemdi, kitaplarımız yoktu ama öğretmenlerimizin mesleğini kutsal görürdük. Bugün çocuklar çok şanssız kitaplar ile dolu olan bir zamanda yaşıyorlar ama öğretmenler bile artık kendi mesleklerini kutsal görmüyor.