Bir Silah Olarak Sosyal Medya

Elon Musk gibileri facebook hesaplarını silmişler. Ben de silmeli miyim diye düşünmedim değil. Fakat her koyun gibi ben de Türkiye’de sürünün peşine takılıp hit olanı yapma kararı aldım. Yani silmemeyi ve böyle şeyler mi varmış diye şaşırmayı.

Facebook Silme kampanyası Türkiye’de fark edilmediği gibi Amerika ve Avrupa’da da ne kadar etkili olduğunu bilmiyorum ama Elon Musk gibileri facebook hesaplarını silmişler. Ben de silmeli miyim diye düşünmedim değil. Fakat her koyun gibi ben de Türkiye’de sürünün peşine takılıp hit olanı yapma kararı aldım. Yani silmemeyi ve böyle şeyler mi varmış diye şaşırmayı.

Mevzubahis olan mesele kişisel bilgilerin satılması verilmesi değil. Bizler bilgisayarımıza hatta cep telefonumuza girdiğimiz her bilgiyle kişisel verilerimizin paylaşılmasına izin veriyoruz zaten. Onay verdiğimiz o uzun sözleşmeler ile farkında olmadan bunları kendi rızamızla yaptığımızıda teyit ederek. Şunu da belirtmeliyim ki yüklediğimiz her program açıkça “bilgilerinizi paylaşacağız” dese bile bizler için sorun teşkil etmeyecektir. Hangimiz çektiğimiz resimleri arkadaşlarımıza (tanıştıklarımıza) göstermekten sakınırız. Gittiğimiz yerleri, yediklerimizi, öğrendiklerimizi, yeni dahi tanışmış olsak başkalarına anlatmaktan çekinmeyiz. Verdiğimiz bir iki küçük kişisel bilginin kime zararı olacağını düşünmez ve paylaşmaktan çekinmeyiz.

Bütün bunları konuşmayı sevdiğimiz için yapmayız. Konuşmak önemli değildir. Aslolan şey bildiğini bildirmektir. Neyi ne kadar bildiğin değil, ne bildiğin de değil, bildiğin şeydir söylenecek olan. Ziyaretler, gruplar, partiler bu amaç için vardır. Medeni cesareti olanlar diğerlerine göre şanslıdırlar; çünkü onlar çok daha fazla özgür hareket edebilirler. (Elbette başka şartlarda var ama şu an konumuz kişinin toplum içindeki konuşma cesareti) Fakat toplumun büyük bir çoğunluğu ya asosyaldır ya da baskın değillerdir. Sosyal medyanın gücü buradan gelmekte. Faal olan, baskın karaktere sahip kişiler facebook olsun, twitter olsun benzer sosyal medya platformlarına pek fazla ihtiyaç hissetmezler; çünkü onlar zaten gözler önündedir. Ama Sosyal Medya diğer sınıftaki insanlar için vazgeçilmezdir. Yani benim için önemlidir.

Sosyal medyanın kişiler için belli bir boşluğu doldurduğu gerçeğini inkar etemeyiz. Herkes kendini ifade etme, kendisini bir yerde konumlandırmak ister. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Hepiniz çobansınız…” hadisi şerifi de buna işaret etmektedir. Bu görevin bilincinde olup sorumluluğumuzu bilmemiz önemlidir. Sosyal Medya sorumluluk bilinci vermiyor ama bizlere çobanlık görevini yapabilme imkanı sağlıyor. Bulduğumuz bu alanda özgürce ve umarsızca kendimizi ifşa ettik. Korkmadan, çekinmeden. Bazı (özellikle ünlü/sanatçı) kişiler savcılığa hakaret davası açarak sosyal medya kullanma bilinci oluşmasına etki etmiş olabilir ama yeterli olmadı. 

Her insan kendini ifade etmeli. Bir farkla! Ne konuştuğun kadar, neyi nerede konuştuğun da önemli. Pek çok düşünür yazdığı bazı yazıları sadece kendisine ayırmıştır ya da sadece birkaç kişiye yazmıştır. Kimi yazarların aşk mektupları onların ölümünden çok uzun yıllar sonra ortaya çıkmıştır; çünkü o mektuplar özeldir, sadece maşuk(a) için yazılmıştır. Toplum olarak yoz kalışımız bizlerin bulduğumuz bu alanlarda çok daha hoyrat olmamıza sebep oldu. Kendi kimliklerimizi saklama hassasiyetinde bulunmadığımız gibi nasıl bir hırsızlıkla karşılaşacağımızı da bilemedik.

 

SİLAH OLARAK SOSYAL MEDYA

Keşke sorun sadece kişisel bilgi hırsızlığı olsa ya da fütursuzca yazılmış yazılarımız olsa. Kişisel profil analizi yapılarak kişiye özel subliminal mesajlara açık olduğumuz gibi sonraki hareketlerimiz tahmin edilerek toplumsal mesajlara da maruz kalmaktayız. Bir süre sonra ise kendimizin istediği değil bilinçaltına yerleştirilen özel mesajlar ile onların isteğini yapar duruma geliyoruz. Bu durumu asla kabul etmeyiz; çünkü bizi kimse yönlendiremez ve her şeyi kendi özgür irademizle yaptığımızı kabul ederiz. Aslında hiç kimse verdiği kararlar ile bağımsız değildir. Ailemizin etkisinden tutun da verdiğimiz kararlar çevremizin, toplumumuzun, iletişim halinde olduğumuz şeylerin bilişmesiyle ortaya çıkan bir sonuçtur. Doğrusu, yanlışı bu ilişkilerin sentezinden ibarettir.

Önceleri gazeteler, sonraları ise radyo, TV kişileri etkileme görevi üstlendi. Sağlıklı bir ilişki kurulamayan bu mecralardan farklı mesajların iletilmesi, alenen ya da gizli şekilde bilgilerin tek taraflı olarak aktarılması kişinin zaman içinde sağlıksız kararlar vermesine sebep olmuştur. Tek taraflı edinilen bilgilerin uygun ortamda uygun kişilerle öğrenim amaçlı tartışmanın gerçekleştirilmemesi bu bilgilerin bilinçaltına itilmesine sebep olur. Ve üçüncü taraf kişiler tarafından zamanı gelince bilgiyi edinen kişilerin harekete geçilmesi sağlanmıştır. Bu bizler için anlaşılır bir konu değil. Fakat şunu unutmayın ki bir adama 40 gün deli dersen o adam deli olur.

Algı yönetimi internet ile Sosyal Medya mecrasına hızla yayıldı. Sosyal medya, çılgınlığa varan kullanımı gören toplum mühendisleri tarafından kaçırılmayacak bir fırsattı. (Arap Baharı’nı hatırlayın.) Toplumlara kıvılcım çakmak ve insanları başkaların menfaatleri(!) doğrultusunda hareket etmeleri için gazete, radyo, tv ne kadar önemliyse sosyal medyada bunlardan çok daha fazla önemlidir. Çok fazla diyorum çünkü cep telefonları ile her an sosyal medya ile birlikteyiz. Sosyal Medyanın etkisi diğerlerine oranla güçlüdür.

Ben sosyal medyanın silinmesi gerektiğini düşünmüyorum. Eskiye doğru değil yeniye doğru ilerlemekten yanayım. Ama sosyal medyanın sadece Facebook, Instagram, Twitter ya da WhatsApp olmadığını söylemeliyim. Ya da bunlardan biri olmazsa bir hiçliğe yuvarlanacağını düşünmekte aptalcadır. Elon Musk sadece Facebook’u sildi. Diğer sosyal medya araçlarını silmeyi düşünmediğini söyledi. Facebook sadece kişisel bilgileri vermedi. Facebook aynı zamanda kullanıcılarının dezenformasyona uğramalarına sebep oldu. Bizler batının üretmiş olduğu yazılımlara muhtaç olmamalıyız. Savaş sadece İHA’lar ile yapılmıyor. Nasıl ki milli savunma adı ile İHAlar üretiliyorsa milli savunma bilinci ile sosyal medya araçları tetkik edilmeli ve alternatifleri üretilmeli. Devlet milli yazılımları desteklemeli ve batının bize sunduğu sosyal medya araçlarına mahkum bırakmamalı.

Bunları söylemek havaya söylenen bir söz gibi geliyor. Ben umudumu kaybetmedim. Biz kendi elimizin uzandığı yere kadar bu çalışmalara başladık ve geliştiriyoruz. Şu an için sayımız az ve desteğimiz olmayabilir ama umut asla bitmez.