Vahyin Varisleri röportajı – Kamil Yavuz Engin

alemihaber: Yahudiler ve Hristiyanlar "bize ilmihal yazan müslüman adam" derler mi acaba size, yahut diyorlar mı, Yavuz Hocam?

Yavuz Engin: Sanmam. Çünkü bunların hoşuna gitmeyecek ifadeler var kitabımda. Kaldı ki hepsinin kendi ilmihalleri var. Bu, belki de Yahudiler ve Hristiyanlar için değil “ötekiler” / Müslümanlar için yazılan bir ilmihaldir.

alemihaber: Okuyucularınıza işbu röportaj vesilesiyle tekrar bir merhaba derken, sözün başını size teslim etmeli. Buyrunuz hocam.

Yavuz Engin: Değerli dostum Tahsin Bey bu fırsatı bana verdiğiniz için öncelikle size teşekkür ediyorum.

Vahyin Geçmiş Varisleri kitabı İslam dininin arka planını dolayısıyla bir bakıma Vahyin serencamını anlatmak amacını taşımıştır. Dolayısıyla vahiy dediğimiz olgu gökten zembille inen bir şey değil zaman ve mekan çerçevesinde insanlığın bir kesitinde insanlara yön veren ve temas kurduğu kültür evrenine hitabeden bir mesajdır. Kuran'ı anlamak için Yahudilik ve Hristiyanlık kültürlerini anlamak geçmişleriyle, inançlarıyla ve kutsal kitap kavramlarıyla irdelemek ve bu geleneklere de doğrudan doğruya ideolojik değil mümkün olduğunca adil bakmak son derece önemliydi. Bu bir bakıma kendi dini tarihimize ve kültürümüze bakmayı da kolaylaştıracak önemli bir bilgi giriş olacaktır.

Bu vadide Yahudiler’i ve Hristiyanlar’ı anlatan temel bir başucu kitabı hazırlamak benim için son derece önemli olmuştu. Dinler Tarihi konusunda yapmış olduğum çalışmalar, senelerce biriktirdiğim birkaç kitap oluşturacak bilgi ve yaptığım araştırmalar Vahyin Geçmiş Varisleri adıyla bir “el kitabı”na dönüştü.

Vahyin Geçmiş Varisleri kitabı, bir mukayese imkanı vermekle birlikte hatası ve sevabıyla geçmişte vahye varis kılınan Yahudilik ve Hristiyanlık geleneklerini çeşitli boyutlarıyla tanıma ve anlama, bir açıdan kitap (vahiy) ehli olan her inancın yani “Tevhid”in tarihi macerasına ve sapmalarını görebilme yolunda temel bir girişim oldu.

 Kamil Yavuz Engin

alemihaber: Kitabınız da ciddi bir matrahı haiz dolayısıyla. Referans kuvvetinde, bir belge kuvvetinde malumatlar içerdiğini kitabınızın içindekiler listesi belli ediyor. Bu cihetten nasıl bir mukabele gördünüz?

Yavuz Engin: Kitabımın fazla reklamı yapılmadı, malum reklamı yapılan kolay ve küçük hacimli kitaplar daha çok okunuyor. Ancak okuyan arkadaşlarımın hepsi çok beğendiğini söylüyorlar, çok değerli bir kitap olduğunu ifade ediyorlar. Bu benim için büyük bir sürur vesilesi oluyor.

Bu kitap onbinlerce sayfanın taranması sonucunda ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla aşağı yukarı, hemen hemen her cümlenin hesabı verilmiştir. Bununla birlikte bir el kitabı olduğu çok geniş bir zaman dilimini ihtiva ettiği için hülasa olarak ancak 600 sayfaya sıkıştırılarak bu kitabı toparlayabildim. Yoksa kitap birkaç ciltte açılıp başka kitaplar halinde yayınlanabilirdi.

Kitabımın ayrı bir özelliği de Dinler Tarihi profesörleri tarafından incelenmiş olması ve onlar tarafından desteklenmiş olmasıdır.

alemihaber: Ders kitabı olarak kullanıldığına dair herhangi haber ulaştı mı size, yahut hocalardan talebelerine "edinin bu kitabı" tembihi oluyor muymuş? Bu yönde bir beklentim var açıkçası.

Yavuz Engin: Kendisine bir örneğini takdim ettiğim Ömer Faruk Harman Hoca'mızın yüksek lisans ve lisans öğrencilerine bu kitabı tavsiye ettiğini biliyorum, bizzat M. Ü. İlahiyat Fakültesi yakınında okurken karşılaştığım bir öğrencinin ağzından dinledim.

alemihaber: Kütüphane envanterlerine girmişliğine dair bir haber ulaşıyor mu yayıncınızdan acaba?

Yavuz Engin: İSAM kütüphanesinde kütüphane envanterine girmiş olduğunu biliyorum...

alemihaber: Tenkitler hatta muarezeler olmuş mu, kulağınıza çalınan yahut bizzat önünüze çıkan oldu mu?

Yavuz Engin: Yalnızca çok hacimli olduğunu söylediler. İlmi bir eleştiri almadım.

alemihaber: August Comte'un ve sonra gelen birçok meşhurun "3. Ahitçilik" yapmaya kalkışmasına "Museviler'i, İseviler'i, Muhammediler'i telif etme" projelerinin sükutuna yahut tebarüzelerine dair söz söylemek makamında olduğunuzu düşünüyorum bu kitabınız veçhile. Kitabınızın giriş sözlerinin özetini isteyen bir soru olarak kaale alırsınız ümidiyle beyan ediyorum bu düşüncemi...

Yavuz Engin: Kitapta modern dönemi çok fazla irdelemedim, bu ayrı bir çalışma konusu. Daha çok gelenek yönüyle Yahudilik ve Hristiyanlık’ı özetlemek amacını taşıdım. Modern dönemde takdir edersiniz, Comte’a göre “üçüncü dönem” olan, bilimsel dönem adıyla hümanistik bir yapılanma söz konusu oldu ve bu hümanistik bilim kültürü pozitif bir din belirlemeye çalıştı. Gerçi bunun belli ölçüde uygulamaya geçmiş olduğunu görüyoruz. Şu anda yaşanan şeyler aşağı yukarı bu dinin ölçüleri… Yani yeni bir paganizm ile karşı karşıyayız! Bu vahiy dinlerini (en azından hal-i hazırdaki yorumlarını) despot bulan, Tanrı’yı despot bulan, onu yumuşatmaya ve insanileştirmeye (!) çalışan bir proje. Dinlere operasyon, postmodern anlayışla biraz daha yumuşatmak suretiyle, dini geleneklerden o dinlerin gülen yüzünü esas alarak yeni oluşumlar ve açılımlar yapmak üzere, geleneksel dinleri bir tür “çoğulcu anlayış” içerisinde bir araya getirme çabasındadır. Şu anda çoğulculuk (pluralism) dedikleri akımda bir nevi bu dünya düzeninin yeni dini projesi / din politikası olarak gündemde olmaktadır. Yani dünya barışını sağlayacak gibi (!) ve son derece insani gibi (!) görünüyor. Fakat kimlerin bunu sağladığının ve ne ölçüde sağladığının, sizlerden ne fedakarlık beklediğinin bir muhasebesini yapmak lazım. Bilim insanları ve teologlar, bu konuyu işlemekle meşguller. Üst seviye tartışma alanı hızla gelişiyor. Buna kafamızı gömerek cevap vermek mümkün görünmüyor.

On dokuzuncu ve yirminci yüzyılda özellikle mesiyanik (mesihçi) hareketlerin çok elverişli olmasından ötürü buna benzer Kurtuluş Dinleri, Kurtuluş Mezhepleri, Kurtuluş Tarikatları oluştur(ul)dular. Bunların hemen hemen çoğunda istihbarat servislerinin önemli ölçüde katkıları vardır. Hatta günümüzde pek çok tarikat gizli servisler tarafından kontrol edilmekte ve yönlendirilmektedir.

İstihbarat örgütleri tamamen bir yapıyı oluşturmazlar o yapıya uygun olan ortam ve kişilerin gelişme seyirleri içerisinde desteklerler, büyümelerini sağlarlar, içlerine (hatta başlarına) ajanlarını koyarlar ve onları tamamen kendisine bağlı hale getirirler. Bunu temin ettikten sonra da istedikleri gibi kullanırlar. Aynı zamanda karşıtlarını da oluştururlar ve nadasa bırakırlar, gerektiğinde de ötekini kullanırlar. Zaten sömürülmekte olan bahusus İslam dünyası hakkında politikalar üretirken mutlaka uç fikirli (marjinal) birbirine zıt akımları desteklerler ve emme basma tulumba gibi bunların birbirleri arasındaki kavgalarından nema sağlamaya çalışırlar.

Vahyin Geçmiş Varisleri 

 

alemihaber: Ha ona inanan ha buna inanan ha da şuna. Hepsini bir emsal sayan vicdanlar galebe çalıyorken işbu zamanlarda, kitabınızın hangi mecradan fonksiyon üstlendiğini düşünüyorsunuz?

Yavuz Engin: Kitabımın sapla samanı ayırmak gibi bir vazifeyi amil olduğu kanaatindeyim, ama önemli olan –tenkitçi bakmakla beraber– bu dinleri tanımaktır yani var oluşlarına saygı göstermektir. Kanaatime göre, temiz vicdanlı olmak çok son derece önemlidir ve Yüce Allah'ın tıpkı güneşin insanlar ışıttığı/ısıttığı gibi bütün insanlara hitap eden bir vasfı vardır. Bölgesel değildir ancak bununla birlikte Allah dinini çeşitli bölgelerde göndermiş ve onlarla insanları aydınlatmıştır.

Hakkı hak bilip hakka yönelmeyi, batılı batıl bilip batıldan uzaklaşmayı amaç edinmeyen bir vicdanın Allah katında bir değeri olmayacağını düşünüyorum. Bu demek değildir ki bütün dinlerin özünde “hakikat değeri” taşınmasın. Elbette anlamlı olan bir hakikat içeren yön söz konusu olabilir özellikle vahiy geleneği taşıyan büyük dinlerde. Vahiy geleneklerinin sunmuş olduğu kültürel özelliklerden insanlar yararlanacaktır şüphesiz, ama hepsinin de eşit hepsinin de doğru olduğunu söylemek pek mantıklı görünmüyor, birbirlerine saygı duyabilirler ama birbirlerini onaylamaları kendilerini inkar etmek anlamına da gelebilmektedir.

alemihaber: Yahudiler ve Hristiyanlar "bize ilmihal yazan müslüman adam" derler mi acaba size? Yahut diyorlar mı?

Yavuz Engin: Sanmam. Çünkü bunların hoşuna gitmeyecek ifadeler var kitabımda. Kaldı ki hepsinin kendi ilmihalleri var. Bu, belki de Yahudiler ve Hristiyanlar için değil “ötekiler” / Müslümanlar için yazılan bir ilmihaldir.

alemihaber: Haaa. Çok güzel bir cevap oldu hocam.

Yavuz Engin: Yeni yeni Gözlem Kitabevi Yahudiler için pek çok güzel dini yayınlar yapmakta. Bu bakımdan Türkçede Yahudiler hakkında Ortodoks bakışı anlatan pek çok kitap artık bulabiliyoruz. Hristiyanlar için pek de çok kitap göremiyoruz piyasada. Evangelistler İncil’i dağıtmakla meşgul. Onların da ilahiyat bilgilerini derinlemesine bildiklerini zannetmiyorum, üfürükçülük ten başka. Ayrıca onların da İncil hakkında yapmış oldukları tefsirler üzerinde çalışmak lazım. Bu da ayrı bir akademik araştırma meselesi.

...

Röportaj devam edecek.

alemihaber.com

Röportaj Haberleri

Video Haberler

Aldatmak 67 Bölüm Fragman quot Beni delirtmeyin ya quot

Aldatmak 67. Bölüm Fragman | "Beni delirtmeyin ya!"

Ümit acı gerçeği gözleriyle gördü - Aldatmak 66 Bölüm

Ümit acı gerçeği gözleriyle gördü - Aldatmak 66. Bölüm

Sezai Oltan'a İpek'in hamile olduğunu söyledi - Aldatmak 66 Bölüm

Sezai, Oltan'a İpek'in hamile olduğunu söyledi - Aldatmak 66. Bölüm